Üyelik Girişi
Site Haritası
Önerilen Siteler

T.İ. 103. Cem-Fark Ve Tevhid


CEM-FARK VE TEVHİD


Hz. Ali (kv) şöyle buyurmaktadır: cemsiz fark ŞİRK, farksız cem ZINDIKLIK, cem ve farkın beraberliği TEVHİD dir. Cem ve farkın ne olduğunu anlayabilmek için ve tevhide ulaşabilmek için vahdet ve kesretin ne olduğunun bilinmesi gerekir. VAHDET, CEM mertebesi olup ZAT-I HAKKIN müşahedesidir. KESRET fark mertebesi olup HALKIN müşahedesidir. Hakk ve halk ZATIN iki itibarıdır. Ehlullah şöyle ifade etmişlerdir: “ ZAT, nefsini latif kıldı HAKK dedi, nefsini kesif kıldı HALK dedi” VAHDET ZAT-I HAKK olup, HALK zatın isim ve sıfatları itibari ile mertebeler ve düzeylerde “ZAHİR” ismiyle görünmesinden ibarettir.Vahdet-CEM sırf Zatı, kesret-fark ise Zata ait isim ve sıfatların çokluğunu ifade etmektedir. Kısaca halk Hakk’ın zahir yüzü, Hakk ise halkın batın yüzüdür. Zat ise kendi nefsini şöyle ifade etmektedir: “ O ilahi hüviyetiyle evveldir, ahirdir, zahirdir, batındır”(Hadid/3) Yani halk ve Hakk Zatı Hüviyetin zahir ve batın itibarlardır. Alemlerde ve insanda müşahede edilen Zati hüviyettir. Nasıl ki insanın Zatı tektir. Ancak O’nun anne, baba, işçi, memur, evlad vb. olması O’na ait ismi ve sıfatlardır.İsim ve sıfatlar ise Zatının itibarları olup Zatını çoğaltmaz. İşte bu örnekteki gibi Zatının tekliğinin müşahedesi VAHDET ve CEM mertebesi, sadece isimlerinin ve sıfatlarının çokluğunun müşahadesi FARK-KESRET ve HAZRETÜL CEM mertebesi, hem ZATININ hem isim ve sıfatlarının birlikte müşahede edilmesi TEVHİD mertebesi olup CEM-ÜL CEM mertebesidir. Vahdette kesretin, kesrette vahdetin müşahede edildiği  yerdir. Tevhid hakikatinin ve cem-fark ilişkisini hakiki manada anlaşılması izin Vahdeti Vücud mertebelerinin tahsili gerekmektedir. KısacaTevhid mertebelerinden bahsedecek olursak CEM ve FARKIN BERABERLİĞİNİN TEVHİD oluşuna ışık tutmuş oluruz.

Hakk‘ın “gizli hazine” halinde henüz hiç zuhurun ve tecellinin olmadığı, Zatının bulunduğu “la taayyün” durumuna “Ahadiyet” adı verilir. Ahadiyette henüz “Zatı Nefsi” zuhur etmemiştir. Orada “HÜVE“ olarak Nefsinde Nefsine, Nefsiyle (Zatından Zatına Zatıyla) beraberdir. Bu mertebeye “Ahadiyeti Zat” adı verilir. Bu mertebeden yani batından zahire ilk tecellisi ve ilk taayyünü (taayyünü evvel) ile Ferdiyet-i Zat mertebesi oluşur. Burası da ZAT mertebesidir. Aradaki fark taayyünsüzlük ile taayyün farkıdır. Yani “Zati Nefs”  “Nefsi Muhammedi” ve “Nuru Muhammedi” olarak zuhur ve taayyün etmiştir.

İşte bu Ferdiyet-i Zat mertebesindeki her mevcud yine ayan-ı sabite olarak (ilmi hakikat) farklılaşmıştır. Bu yine NEFS’teki ilk ilmi farklılaşma, yani ilk kesrettir ama yine ZAT mertebesinde. “HÜVE” kendini isim ve sıfatlarla tanımlayarak “İLMİ ZAT” mertebesi olarak oluşmuştur. Her mevcudun ayan-ı sabitesi teşekkül ederek “isim ve sıfatların bir düzenlemesi” olarak Ferdiyeti Zatta yerini tafsili olarak almıştır. Burası uluhiyetin bir düzenlemesidir. “Uluhiyet Zat“ mertebesidir. Bu mertebede “ALLAH” ismi camisi zuhura çıkar. Ahadiyette “HÜVE” ismi ile hüviyeti Zatını anlatırken, ferdaniyet mertebesi ALLAH ismi ile ifade edilmektedir.

Hüveallahüllezi” (Haşr/23) ayeti bu iki mertebeyi “KUL HÜVEALLAHU AHAD” (İhlas/1) ayeti bu iki ZAT mertebesinin ifade eder. Muhyiddin-i Arabi Hz.lerinin Tedbirat-ı İlahiye eserinde TEVHİD SIRRINI, tevhid-i Ahadiyet ve tevhid-i ferdaniyet diye ayırması bu iki mertebe ile ilişkilidir.

Tevhid-i Ahadiyet, Hüviyet Tevhidini; Tevhidi Ferdaniyet ise Uluhiyet Tevhidini ifade etmektedir. Bizim bu konu başlıklı makalelerimizden ayrıntılı bilgi alınabilir. Makalemin hedefi bu terimlerle karşılaşanlara ilgili terimlerdeki konuyu belirtmektir. Yoksa kavramları çoğaltmak suretiyle anlaşılmaz kılmak değildir. Tevhidi Ahadiyette gizli hazinede bulunan NEFSİ HÜVİYET, batından zahire, Ahadiyetten Şehadete tek hüviyet ile taayyün etmiştir. Biz buna HÜVİYET tevhidi adını verirken Muhyiddin-i Arabi Hz.leri Tevhid-i Ahadiyet adını vermiştir. Fususul Hikemin sırrı, özeti ve anlatmak istediği mana bu tevhiddir. TEK VÜCUD (NEFS) HÜVİYETİNDE ULUHİYETİNİ SERGİLEYEN HAKK’tır. Uluhiyet, varlıklarla ilgili bütün hakikatlerin hem bizzat hem de mertebelerinde korumaya verilen addır. Uluhiyette Hakk ve Halk itibarları açığa çıkmaktadır. Hakk, nefsinin latif olduğu halk ise nefsini kesif olduğu itibari iki durumdur. Bu iki itibarı birleştiren sır “ eşyanın hakikati” nin anlaşılması ve “nefsin bilinmesi” ile idrak edilir. Bu nedenle Efendimiz “Nefsini arif olan Rabbine arif olur” buyurmuştur. Alemlerde ve insanda Hakk’ın TEK VÜCUD (NEFS) hüviyetinde Uluhiyetini sergilediğini hakkel yakin yaşayan “ TEVHİD EHLİ” ehlullahdır. Hüviyet ve Uluhiyet Tevhidinin kişinin nefsinde ve afakta müşahede edilmesine ise “MUTLAK TEVHİD” adını vermekteyiz. Mutlak Tevhid, Vahdet-i Vücud sırrı olup şöyle ifade edilir:

1. Vücud TEK ve BİR olup, (AHADİYET-HÜVİYET) mertebeleri ve düzeyleri çoktur. (FERDANİYET-ULUHİYET) Mertebelere ve düzeylere riayet şarttır. Mertebeler ve düzeyler arası ilişkiyi sağlayan ilahi hukuk Şeriat-ı Muhammedi’dir. Sünnetulllahtır.

2. Allah, TEK VÜCUD (NEFS) HÜVİYETİYLE, HÜVİYETİNDE Zatıyla kaim ve batın, Vücuduyla Mevcud, sıfatıyla muhit ve tecelli, esmasıyla malum ve tecelli, kudretiyle fail, fiiliyle zahir, eserleriyle meşhud, batını ile sır olarak, ALEMLERİN HER ZERRESİNDE “ULUHİYETİNİ” sergileyendir. Alemlerde her birimsel nefste Rububiyet tecellllisi ile Hakka davet eden O’dur. Zatından Zatına, Zatıyla, Zatça; batından zahire, zahirden batına, evvelden ahire, ahirden evvele, batından ahire her an devam eden tecelli halindedir.

3. Tüm bu hakikate ZAT olarak bakmak AHADİYETÜL CEM, farklı mertebelerden bakmak, O’nda mertebeleri seyretmek AHADİYETÜL KESRET adını alır. İlki CEM, ikincisi fark makamdır. Cem ve Farkın beraberliği ise TEVHİD‘dir. Terimleri başlarındaki AHADİYET bu hakikati ifade etmektedir. Bunu ifade eden zikir ise “HU HU ALLAH HU “ olup kamil insanın zikridir. TEK VÜCUD HÜVİYETİNDE ULUHİYET TECELLLLİSİ.

4. Vahdet cem mertebesi, kesret fark mertebesidir. Mutlak Tevhid ehli, kesrette vahdeti, vahdette kesreti müşahede eden ve kesretin “ayn”ı vahdet, vahdetin “ayn”ı kesret olduğu “MUHAMMEDİ ŞUHUD” mertebesinde makam elde edendir.

5. Miraç, Mutlak Tevhide ermektir. “Namaz müminin miracı olup, namazında tüm bu mertebeleri nefsinde bulan ve nefsindeki Nur-u Muhammedi ve Nur-ı İlahi (NUR-U HU) yi alemlere yayan ehlullah “MUTLAK TEVHİD EHLİ” ve “ HALİFE” dir.

6. “Nerde olursanız O ilahi hüviyetiyle(HÜVE) sizinle beraberdir.” (Hadid/4) ayeti Ahadiyet (hüviyet) tevhidini, “O ilahi hüviyetiyle evveldir, ahirdir, zahirdir, batındır” (Hadid/3) ayeti itibarları içeren uluhiyet (ferdaniyet) tevhidini anlatır. Biri cem diğeri fark mertebesidir.

7. “La ilahe illallah hüve muhammeden resullullah, tevhidi hem hüviyet hem uluhiyet tevhidi irfanını içerir.

8. “Kul HÜVE ALLAHU AHAD” (İhlas/1) ayeti Mutlak Tevhidi anlatan, hem AHADİYET (HÜVE) hem FERDANİYET (ALLAH) tevhidini içeren ayettir. “Allahussamed” (İhlas/2) ayeti de devamı bu tevhidi pekiştiren Allah’ın ayetleridir. Hakk’ın Zatını ve Zati sıfatlarını ve Mutlak Tevhidi nefse talim ettiren ayetlerdir.

9. Ehlullah, mutlak tevhidi yani hem hüviyet hem uluhiyet tevhidini hem nefsinde hem alemlerde müşahede eden ZAT ‘tır. “Enfüsde ve afakta ayetlerimizin HAKK olduğunu göstereceğiz”  ayetinin tahakkuk ettiği müşahede ehlidir.

Mutlak Tevhide ulaşmak, hem Ahadiyet (hüviyet) hem ferdaniyet (uluhiyet) tevhidini yapabilmek için miraç olan irfan yoluna çıkmak gerekir. İslamın birinci şartı kelime-i şehadet ve TEVHİD olup, buna ulaşmanın yolunda İLİM VE İRFAN dan geçmektedir. Bu nedenle İLİM FARZ kılınmıştır.




önceki sayfa               sonraki sayfa

içindekiler
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi5
Bugün Toplam51
Toplam Ziyaret841714
Hava Durumu
Saat
Takvim