Üyelik Girişi
Site Haritası
Önerilen Siteler

C.D.50. İslami Demokrasi Ve Cumhuriyet


İSLAMİ DEMOKRASİ VE CUMHURİYET



Tevhid ehli için Hakk’ın zuhuru halktır. Hakk, halk olarak zuhur etmektedir. O ilahi hüviyetini şöyle tanımlamaktadır: “O ilahi hüviyetiyle ZAHİR’dir, batındır, evveldir, ahirdir” (Hadid/3). İlahi hüviyetinin ZAHİR yönü halktır. Yani tüm yaradılanlar Halk edilenlerin en kemalli hali İNSANdır. Cumhur halk demektir.cumhuriyet ise halkın kendi kendini yönetmesi. Halk, Hakk’ın zuhuru olduğundan Hakk’ın yönetimsel zuhuruda Cumhuriyet ile mümkündür. Halkta Hakk’ın, Hakk’ta halkın görünmesi CUMHURİYET ile mümkündür. Kudsi Hadiste: “Ben Ademi kendi suretimde yarattım” buyurmaktadır. Adem’den kasıt İNSAN-I KAMİL’dir. Kuran insanın mertebelerini nefs mertebeleri ile belirlemiştir. Hakk’In KAMİL manada halkta zuhuru ancak mutmainne mertebesi ve üzerinde raziye, marziye ve safiye mertebelerinde mümkündür. Emmare, levvame ve mülhimenin bir bölümünde hayvani ruh ve şeytani vasıflar olduğundan insan bu mertebelerde NAKIStır. HAKK İLMİNİN aynısıdır. İnsanın kemali ise zahir ve batın ilminin nefste tatbiki ile mümkündür. Bu nedenle İNSAN ODAKLI DEMOKRASİ için temel şart İLİM ve EĞİTİM olmalıdır. Bu nedenle hadiste: “İlim öğrenmek kadın erkek her müslümana FARZdır” buyurulmuştur.

Halkta insan vasfının zuhuru için eğitim ve zahiri ve batını ilim olmazsa olmazdır. İNSAN MERKEZLİ halkın yönetime katılımı ise “iNSAN MERKEZLİ DEMOKRASİ”dir. Bunun kuran ve Efendimizin yaşantısındaki karşılığı Abese suresinde belirtilen “ÂM” insan ile ilgili hikayedir. Allah’ın indinde istisnasız her insanın önemli bir dğer taşıdığının anlatımıdır. İnsan bu değeri değer taşıdığı “nefsi natıka” sından alacaktır. İlmin ve eğitimin önemi İNSANI MUTMAİNNE nefs mertebesine taşımasındandır. Zira islami genel kural “Nasılsınız yani hangi nefs mertebesinde topluma sahipseniz öyle yönetilirsiniz” dir. Bunun ayet karşılığı “Bir kavim nefsindeki değiştirmez” () ayetidir. İNSAN odaklı demokrasinin gelişimi demokrasinin gelişimi için İLMİ EĞİTİM bireysel ve toplumsal NEFS TEZKİYESİ ile mümkündür. “İSLAM EŞİTTİR İNSAN” dokrini ile halkı oluşturan her bir ferde değer veren ve insanın nefs mertebesine göre muameleyi esas alan ve her ferdi eğiterek mutmainne nefs mertebesine taşımayı hedef alan bir doktrin DEMOKRASİ olabilir. Bireysel ve toplumsal nefs tezkiysi ise ancak zahiri ve batını ilmin nefse tatbik edilmesi ile mümkündür. İnsan odaklı demokrasinin temelinde ise “temel insan hakları olmalıdır.adalet bu hakları korur.

Eğitim ve sağlık hakkı, yaşama hürriyeti,Din ve vicdan özgürlüğü, yönetime katılma hakkı gibi haklar her bireye tanınmalıdır. Efendimiz bir hadisinde; “üç kişi bir araya geldiğinizde içinizden birini imam seçin” buyurarak KATILIMCI VE TEMSİLİ DEMOKRASİNİN önünü açmıştır. Üç tek sayıların ilkidir. BİR bütün sayıların özüdür. İlk tek sayı üçtür. Üç ise FERDİYEt vasfının temsilidir. Ferdiyette üç ana unsur vardır. ZAT, ZATIN İRADESİ, ZATIN KELAMI (KÜN). İşte üç kişilik zatın HAKK olarak zuhuru ancak “üçte iki” %67 çoğunluk olursa mümkündür. Üç’ten birinin “rehber-baş” olabilmesi en az iki kişinin üçüncüyü seçmesiyle mümkündür. Kısaca HAKK’ın halkta Hakk olarak zuhuru 2/3 çoğunluğu gerektirmektedir. TEMSİLİ DEMOKRASİde bu çoğunluk ile kararların alınması HAKKANİ ZUHUR olarak adlandırılabilir. Efendimiz bu hadiste ayrıca her insanın, toplumdaki oluşan “kuruluş”lara iradesinin yansıması için katılmasını istemektedir. KURULUŞ’tan kasıt örgütsel kurulan her türlü özel ve kamu kurumlarıdır. Her insanın katılımının teşvik edilmesi KATILIMCI DEMOKRASİ için şarttır. Hakk’ın halkta kemalli görünmesi için her “KURUM”da yeterli sayıda insanın temsili gerekmektedir. TEMSİLİ DEMOKRASİ de ise Hakk’ın zuhuru içinde 2/3 (%67) temsil olmalıdır. Alınacak kararların Hakkani olabilmesi bu oranlarla alınması önemlidir. Bu oran “tepeden tırnağa” her kurum-kuruluş için gereklidir. Böyle bir oran dayatmacı değil uzlaştırıcı olup bilirkişi heyetleriyle İLİM odaklı anlayışıda topluma yayacaktır. Zira Hakk İLİMdir. Halk O’nun ilminin değişik mertebelerinden zuhurundan ibarettir. İlmin her kurum ve kuruluşa yayılabilmesi için ise şu hadis devreye girmektedir: “Emaneti ehline veriniz” İNSAN ODAKLI demokrasinin olmazsa olmazı bu hadistir. Zira KURAN Allah’ın İlmi ve kelamıdır. Hem zahiri hem batını ilimin tatbiki hem toplumsal nefs tezkiyesini hem bireysel nefs tezkiyesini geliştirecek halkın eğitim ve ilim seviyesini arttırarak insanları “emanet ehli” yapacaktır. Sözüne güvenilen ve itimat edilen EMİN kişilerin seçilmesi içinde her kurum ve kuruluş “rehber başkanını” %67 çoğunluk ile seçilmelidir. Uzlaşı içinde bu çoğunluk ile alınamayan kararlar olduğunda, o kurum ve kuruluşun seçilmiş üyeleri istifa etmiş sayılmalı ve yeni ferdler kuruluşa seçilmelidir. Her kurumda ve kuruluşta şu dört unsur olmalıdır:

1) Yasama: Allah isminin zuhurudur. Allah ismi “cemi esma ve sıfatı CAMİ ZAT” ismidir. Kurumda her ilahi ismin temsili söz konusu olursa kemalli temsil olur. Örneğin Adl isminin temsili için hukuk fakültesi mezunu, Şafi isminin zuhuru için tıp mensubu, Alim isminin temsili için EĞİTİM görevlisi vb. gibi. Buradaki kararlarda %67 çoğunluk ile alınmalıdır.

2) Yürütme: Rahman isminin temsilidir. “Rahmetim gazabımı geçmiştir” kudsi hadisine göre halka muamelesi rahmet odaklı olmalıdır. Rahman cemi esma ve sıfatın gerçek hüviyetiyle (Mudill karışmaksızın) zuhurundan ibarettir. Seçilecek ferdler bu nedenle ilahi isimlerin temsilini ve tafsilini yapabilecek ehliyete, liyakata ve sadakata yetkin olmalıdır.

3) Yargı: Adl, Hakem, Hakim isminin temsilidir. “Adalet mülkün temelidir” ve “Adalet haklıya hakkını vermek, haksıza haddini bildirmektir” kuralını ifa etmelidir. Tarafsız ve bağımsız liyakat sahibi emin kimselerden seçilmelidir. “Emaneti ehline veriniz”.

4) Denetim: HADİ isminin zuhurudur. Herhangi bir suç unsurunun tüm mertebelere sirayetini engelleyecek ANA-TEMEL unsudur.

Her bir kurumda bu dört unsur birbirinden bağımsız ve tarafsız olarak görev yapabilmeli ve her unsur 2/3 (%67) çoğunlukla uzlaşmacı kararları “birey toplum (halk)” yararına alabilmeli ve denetilmelidir. Bu kurumlara YETKİLİ Bireylerin seçiminde de “KATILIMCI DEMOKRASİ” gereği mümkün olabilecek en üst sayıda insanın seçime katılması sağlanmalıdır. Bu halkta Hakk’ın, Hakk’ta halkın zuhuru için çok önemlidir. “Emanet ehline verilmeli” ve mutlaka “DENETLENMELİ”dir. Toplumdaki (Halk) her alt birim, bir üst birimi seçme hürriyetine sahip olmalıdır. Her ferde kadın ve erkek ayrımı yapılmaksızın eşit haklar tanınmalıdır. Liyakat esas olmalıdır. Denetimde devamlılık esas olmalı tüm zamanları kapsamalıdır. Temel düstur “HALKA HAKK’ÇA HİZMET HAKKA HİZMETTİr” olmalıdır. Seçimlere katılan her ferd oy bilincini ve sorumluluğunu taşımalıdır. Hadiste de belirtildiği gibi “Hesaba çekilmeden önce nefsinizi hesaba çekin”  düsturu hayatın içine hem bireysel, hem kurumsal, hemde toplumsal olarak yürürlüğe konulmalıdır. Tarihte yaşanmış bir hikaye ile konuya ışık tutalım: Harun Reşid zamanın padişahıdır. Behlül Dane ise akrabası olup ehlullahtandır. Harun Reşid Behlül Dane’ye ahiretteki durumunun nasıl olacağını sorduğunda Behlül Dane şu cevabı verir: “Tabiyetin altındaki her birey ile hesaplaşmadan cennete giremezsin”. İşte her kurum ve kuruluştaki görev alan her birey, aldığı kararların sorumluluğunu, kararların ilgilendirdiği her birey için almaktadır. Kararların olumlu veya olumsuz oluşundan MESULdür.bu nedenle demokrisilerin olmazsa olmazaı bu “SORUMLULUK BİLİNCİ”dir. Tüm bunlar MİLLETİN ve DEVLETİN BEKASI için vazgeçilmeyecek temel konulardır. Devletin ve milletin bekası bu nedenle İLİMdir, eğitimdir. İnsanın kalitesini arttıran ve verimliliğini arttıran ise her dönemde ve yerde eğitimin devamlılık arzetmesi ve çağın gereklerine göre İNSANI merkeze alan eğitim sisteminin uygulanmasıdır. Her bir ilahi isme karşılık gelen ilmin çağdaş medeniyet ölçüsünde bireylere sunulmasıdır.

Zahiri ve batını eğitim olmazsa, halkın çoğunluğu emmare nefs mertebesinde olacağından iradeyi “hayvani ruh” hakimiyeti alacaktır ki sonu toplumsal helaktır. Aksi olur zahiri ve batını ilimlerin eğitime tatbiki ile, halkın çoğunluğu mutmain nefs ve üzeri mertebelerde olacağından idareyi “İNSAN” hakimiyeti kullanacaktır. HAKK adına tasarruf yetkisi insana aittir. Zira Allah “insan”ı kendi ve Rahman suretinde yaratmıştır. İnsanlık vasfı mutmainne nefse ait bir hususiyettir. İslam nefsi mutmainne vasıfları üzerine bina edilmiştir. Bu vasfı sağlayan ise cehalet zulmetinden ilmin nuruna yapılan tercihlerle söz konusu olabilir. Bunu sağlayan ilim ve irfandır. Cumhuriyet fikri hür, vicdanı hür ve irfanı hür nesiller yetiştirmek ile insan merkezli demokrasi temelleri üzerinde BEKA sorununu aşabilir. “İNSAN”I EĞİT VE YAŞATKİ DEVLET YAŞASIN...

Cumhuriyet halkta Hakk’ın zuhuru, demokrasi ise güzel ahlaktır. İnsan haklarına saygılı güzel ahlaklı toplum muassır medeniyetler seviyesine ulaşabilir. Efendimiz bu nedenle “Din güzel ahlaktır” ve “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” buyurmuştur. Ahlak insanın zahir ve batın eğitimi ile zirveye ulaşır.




önceki sayfa               sonraki sayfa

içindekiler



Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam168
Toplam Ziyaret836049
Hava Durumu
Saat
Takvim