Üyelik Girişi
Site Haritası
Önerilen Siteler

E.H. 44. Kerim İsmi ve Yaşantısı



KERİM İSMİ ve YAŞANTISI


Çok cömert, hudutsuz ikram sahibi. Cenab-ı Hak buyuruyor: "Oku, Rabbin en büyük kerem sahibidir;" (Alak/3), "Ey insan, 'üstün kerem sahibi' olan Rabbine karşı seni aldatıp-yanıltan nedir?" (Infitar/6).

O vaad ettiği zaman sözünü yere getiren, verdiği zaman son derece çok veren, ne kadar verdiğine ve kime verdiğine  aldırmayandır.  O'ndan başkasına muhtaç olduğu söylendiğinde razı olmaz. Kendisine  sığınan ve gönül vereni boş çevirmez, rahmetine gark eder. Vesilelere ve şefaatçilere muhtaç bırakmadan doğrudan doğruya kendisine iltica ettirir.

Cenab-ı Hak hiç şüphesiz Kerim'dir; O'nun ikramı hudutsuzdur. Yapacağı ikram karşılıksızdır. İstediğine ikramda bulunur, istediğine bir dirhem vermez olur. Bunu O'na  kimse soramaz. Onun için her zaman Allah'ın keremine sığınmamız menfaatimiz menfaatimiz icabıdır. O'nun bir keremi de azap edeceği zaman kulunu bağışlamasıdır. Allah bizi o bağışa girenlerden eylesin.

Kendisine verilmiş olan yeteneğini kullanan ve görüp akleden bir insan; kim tarafından yaratıldığını, kendi başına elde etmeye asla güç yetiremeyeceği sayısız nimeti kimin verdiğini, algılama, düşünebilme, akledebilme kabiliyetlerine nasıl sahip olduğunu düşünür. Bunları düşünen insanın karşısına çıkan gerçek tektir: İnsanı var eden ve asla güç yetiremeyeceği üstün nimetleri ona bağışlayan, son derece cömert olan Allah'tır.

El-Kerim, hakikatlerin bazısını bazısından ayırmakla kendi sıfatalrına ihsanda bulunandır. Sonra ulvi ve sufli, halk ve Hakk olma iktizalarının zuhuru ile bu sıfatların hakikatlerine ihsanda bulunur. Sonra eserlerinin zuhuru ile onların iktizalarına ikram eder. Sonra tesir ettikleri şeylerin her birine, bu şeyde mutlaka olması gereken vasıfları nihai noktasına erdirmek suretiyle haklarını vermekle iktizaların eserlerine ihsanda bulunur. Sonra bu şeylere kendilerinde isimleri ve sıfatları ile tecelli etmekle ihsanda bulunur. Öyleki, sonunda bu şey bu tecelli vasıtasıyla asla döner. Çünkü isim ve sıfatlar Zata dönücüdürler. Zira zat bu kendisinde tesir edilen şeyde tecelli etmiştir. böylelikle fer aslına döner. Bu yüzden Hakk’a hiçbir yönden ve hiçbir nispetle cimrilik ismi ulaşamaz. Çünkü Hakk bu varlığı en yetkin suret üzere yaratmıştır. Bu isim fiillerin sıfatlarının isimlerinden biridir. Bu ismin sıfatı keremdir. Kerem, toplu ve özet bir halde bulunan varlığa tafsilat vermekten ibarettir. Mümkün varlıklar kerem vasıtasıyla yetkinliğin nihayetine erişirler. Böylece her şey şu an bulunduğu mertebede taayyün eder. İşte bu, keremin neticesidir. Allah her şeyi kuşatandır. “Mutlak varlık Allah’tır” ifadesi ilmin ve her şeyin kuşatılarak cem edildiği mertebedir. Kerem sıfatlara ve isimlere zuhur bahşeder. Eserlere tesir edecekleri şeyleri verir. Bu yüzden onunla bağışlar muhafaza edilir, ihsanlar yayılır ve cömertlik hazinelerinde gizlenen şeyler bu alemde zuhur eder.

El-Kerim, kulun rızasını elde etmek için herhangi bir vesileye muhtaç olmayan kimse demektir. El-Kerim, cömertçe verir ve verdiği içinde karşılık beklemez. El –Kerim ismi iki açıdan el-Celil ismine tabidir. Bunlardan birisi, celal mertebesinin gerektirdiği zıtları birleştirmek özelliğidir. Aynı şekilde, keremin eserleride iyiyi ve günahları kuşatır. İkincisi ise, el-Celil isminin azametini işitip, kendisindeki küçüklük ve zilletten dolayı böylesine yüce birisine ulaşmanın imkansızlığını tahayyül eden kimsenin ümitsizliğini bu ismin ortadan kaldırmasıdır. Hakk “celal ve ikram sahibidir” ifadesiyle ümitsizliği kulundan gidermiştir. Böylelikle Hakk Teala, şanı azametli ve büyüklüğü yüce olmakla birlikte, kullarına inayet nazarıyla ikram edici, engin cömertliği ve keremiyle onlara “rahim ve rauf” olduğunu bildirmiştir. Kerem ve cömertlik her şeye sirayet etmiştir. Bu sirayet olmasaydı, varlıklar izafi yoklukta kalıp mevcut olmayacaklardı. O halde Hakk’ın mevcutlara varlık elbisesini vermedeki kerimliği, kendilerini var ettikten sonra onlara diledikleri şeylere ulaşmayı nasip etmesinden daha yüce ve daha büyük bir cömertliktir.

Kullar bu mertebeye ancak marifetullah ve mutlak tevhid yolu ile ulaşabilirler. Her yüzde ve herşeyde O’nun vechini müşahede ederek “kerem” vasfını taşıyabilirler. Zira Hakk keremiyle “insanı da kendi suretinde yaratarak” ona büyük bir ihsanda bulunmuştur. Bu hakikate ise ancak tevhide eğitimi ile ulaşılabilir.

“Rabbini çok zikret ve sabah akşam (O’nu) tesbih et!” (Âl-i İmran/41)

Sabır, musibetin ilk anındakidir. (H.Ş.)

İbadetin efdali devamlı olanıdır. (H.Ş.)

Hikmetin başı ALLAH korkusudur. (H.Ş.)




önceki sayfa               sonraki sayfa

Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam186
Toplam Ziyaret840850
Hava Durumu
Saat
Takvim