Üyelik Girişi
Site Haritası
Önerilen Siteler

H.M.S. 67. İhsan Hakikati

67. İHSAN HAKİKATİ

Adalet hazinesi itidal ve her hak sahibine hakkını verme ve haddini aşana haddini ibldirme hazinesidir. Hakkını verme ihsan hazinesinden ve haddini bildirme adalet hazinesinden çıkar ve Allah, kulları arasındaki adaleti bu hazineden yerine getirir. “Allah adaleti emreder” (Nahl/90). Bu hakkı alınana yönelik bir ihsandır. “İhsanıda emreder”. Burada ihsan emredilmesi itibariyle adalete atfedilmiştir. Yani adaletin otoritesinin ortaya çıkıp suçu nedeniyle cezalandırılan kimseye ihsanla merhamet edilir ve cezalandırma işi sona erer, nimet verme ve ihsan sona ermez. Bazen ihsan kendiliğinden gerçekleşirken bazen yaratılmışın iyiliğine karşılık gerçekleşebilir. Ayette şöyle denilir: “İyiliğin karşılığı iyilik değilmidir” (Rahman/60). Başka bir ayette şöyle denilir: “İyilik yapanlar için iyilik ve fazlalık vardır” (Yunus/26). Fazlalık derken adaletten sonra gelen ihsan ve cezalandırmadan olan ihsan kastedilir. “Kötülüğün karşılığı kendisi gibi kötülüktür. Kim bağışlar ve iyilik yaparsa …” (Şua/40). Yani kötülüğe kötülükle karşılık vermemek daha iyidir. “Onun ecri Allah’a kalmıştır” (Şua/40). Yani başkasının hakkı değilde, kendisine ait bir hakkı affetmek Allah’ın niteliğidir.

Öyleyse adil davranmak başkalarının haklarıyla ilgilidir; yoksa ilahi mertebeyle ilgili değildir. Bu nedenle insanlardan haklarını almayan ariflerin ecri Allah’a kalmıştır. Bu hazine insanların gözlerine sır perdelerini çeken hazinedir. Bunlar Hakk’ın sağladığı ayıplardır ve onları kendisinin bildiği “gaybı bilendir” (Enam/73) ayetinde belirtilir. Dolayısıyla razı olduğu peygamber gibi kullarının dışında kimse O’nun gaybını öğrenemez. Peygamber ise Allah’ın dilediğini öğrenebilir. O zaman perdeler kaldırılır, nurlar ortaya çıkar, gözler nurlar sayesinde bütün makulleri idrak eder. Akıl ise nurlar sayesinde akıl tarafından idrak edilmesi mümkün her şeyi idrak eder. Bu durum Allah’ın özel ve seçilmiş hayırlı kullarına tahsis edilmiştir. Bu kullar sürekli yeniden yaratmayı keşfederler. Bu nedenle alemde yeniden yaratma sona ermediği gibi onların keşifleride bitmez. Bu ihsan hazinesindendir. Bu hazine Allah’ı bilmek hakkında fail, fiil, yapılan iş, fiili vasıtası ve fiilin durumunun ve halinin bilgisini verir. Böylelikle kişi Hakk’ın yaratmasıyla alemdeki yaratmaları öğrenir. Aynı zamanda kul fiilin kendisine nispet edilişi bakımından her fiilin ve failin bir tarzı olduğunu öğrenir.

Başkalarına karşı cömertlik yapan kerem ehline, Allah iyilik sebeplerini ihsan eder, güçlükleri kolaylaştırır ona, zorlukları yolundan kaldırır, karanlıklardan nura, darlıktan genişliğe, yanlıştan doğruya çıkarır. Kullara bakarken kendisini hak sahibi görenler vardır. Onların başkasına bakışı kendi hakkını görmek amacı taşır. Böyle bir insan başka her şeyden habersiz kalmış, kendisiyle meşgul olmuş, himmetini kendine vermiştir. O insan Rabbiyle müstağni kalır ve Zatı kendisine keşfolur. Sonra alemin onun mertebesinde toplandığını ve kendisiyle almedeki her parça arasındaki ince bağları görür. O ince bağlar üzerinden aleme iyilik yapmaya başlar. Bu iyilik alemde o şeye münasip kimseye uzamış bir bağdır. Hakk sebepleri kendisine ulaştırdığı gibi o insan da himmetiyle alemde bulunan herkese gaybten ihsan ulaştırır. Alem ise onu tanımaz. Çünkü alem onu ihsan ederken görmemiştir. Bu sır. “alemlere rahmet olma” sırrındandır.

Allah’In öyle kulları vardır ki, onlar sebeplerin farkında olsalar bile “Bu ihsan Allah’tandır, sebebin onda etkisi yoktur” derler. Allah’ın bazı kulları daha vardır ki onlarda “Bu iyilik falanın bereketiyle ve himmetiyledir” derler. “Onun himmeti olmasaydı bu nimet olmaz ve Allah kötülüğü bizden uzaklaştırmazdı” derler. Bir kısmı buna inanarak ve bağlanarak söylerken, bir kısmı zannı galibiyle söyler. Böyle biri Hakk’ın kendisini iki halde kulların kalplerine kendi makamında yerleştirdiği kuldur. İnsanlar bunu söylerler fakat kaynağını bilmezler.

Sahih bir hadiste aktarıldığına göre Hz. Peygamber Huneyn savaşında Mekke’nin fethinde gerçekleşen bir hadise nedeniyle Ensar’a şöyle demişti: “Siz dalaletteydiniz, Allah benim vasıtamla size hidayet etmemişmiydi?” Hz. Peygamber kendini zikretmiş “Sizi ateşe düşecek bir tehlikede bulmuş ve benim vasıtamla sizi kurtarmış değilmidir?”. Hadiste belirtilen şey insanların falanın bereketiyledir, sözlerinin ta kendisidir. Bazen de “Beni hatırında tut, beni himmetinde tut, beni unutma” derler. Her kim bu müşahededen yüz çevirir ve müşahede edilen ile müşahede edeni ayırt etmezse, hayrete düşmüş ve hüsrana uğramıştır. Buna mükabil öteki insan yaptığı ticaretinde kazançlı ve alışverişinde adildir. İhsan Allah kaynaklı olup, aleme yansıyışı insan vasıtasıyladır. İnsan-ı kamilin “alemlere rahmet oluşu” sırrı nedeniyle adalet ve ihsanlar aleme insan üzerinden gelir. Bu nedenle insan değerlidir ve halife kılınmıştır. İnsan olma vasfı ise “adalet” ve “ihsan” niteliğiyle donanma ile mümkündür. Zira bu iki vasıf, Allah’ın niteliğidir. Buradan diğer vasıflarla nitelenmenin kazancını düşünebilirsin ve Allah’ın ahlakıyla ahlaklanma yoluna düşersin.




önceki sayfa               sonraki sayfa

Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam139
Toplam Ziyaret836020
Hava Durumu
Saat
Takvim