Üyelik Girişi
Site Haritası
Önerilen Siteler

H.M.S. 40. Niyet Hakikati

40. NİYET HAKİKATİ

Hz. Peygamber bir hadisinde şöyle buyuruyor: “Ameller niyetlere göredir. Kişi için niyet ettiği vardır. Hicreti Allah’a ve peygamberine olan kişinin hicreti Allah ve Peygamberinedir. Dünya için hicret eden, onu elde eder. Yada bir kadın için hicret eden, onunla evlenir ve hicreti de hicret ettiği şeyedir”

Mükelleflerin bütün harelet ve duruşlarında (fiillerinde) ameller için niyet, toprağın bitirdiği şeyler için yağmur gibidir. Niyet, zatı yönünden tek, itibariyle farklıdır. Netice ise, niyete değil, niyetin ilgili olduğu şeye göredir. Çünkü niyetin payı, fiile yönelmek ya da onu terk etmektir. Bu fiilin güzel ya da çirkin, iyi veya kötü olması, niyetin ürünü değil, arızı bir durumdan kaynaklanır. Şeriat onu ayırt etmiş ve sorumlu insan olarak belirlemiştir.

Niyetin durumuna örnek olarak yağmuru verebiliriz. Onun işlevi yağmak ve toprağa karışmaktır. Ölü toprağın onunla canlanması veya yağmur nedeniyle bir afatın ortaya çıkması yağmura ait bir durum değildir. Böylece yağmurla hoş kokulu çiçek ortaya çıktığı gibi, güzel ve çirkin meyvelerde “toprağın mizacının” iyi ve kötü olması veya “tohumun” iyi ve kötü olması ile ilişkilidir. Senin nefs mertebenden de toprağın mizacı ve tohumun gibidir. Her mertebede ortaya çıkan amel, niyetle ilişkili olsada nefs mertebenin ahlakına göre zuhura çıkar. Allah şöyle buyurur: “Tek bir su ile sulanır ve bir kısmı diğerlerinden daha üstün olur”. Başka bir ayette ise şöyle buyurur: “Bunda düşünen bir toplum için ayetler vardır” (Rad/4). Bu noktada niyetin etkisi fiile yardımdır. Allah şöyle buyurur: “Pek çok kişi onunla sapıtır, pek çoğuda doğru yolu bulur” (Bakara/26).

Su, farklı koku ve tatların ortaya çıkmasının sebebi olduğu gibi niyetlerde iyi ve kötü amellerin sebebidir. Kur’an’ın herkes için hidayet olduğu malumdur. Fakat verilen örneği tevil ederek sapıtan sapıttığı gibi hidayet bulanda hidayete erer. Eksiklik anlayışta meydana gelmiştir. Senin nefs mertebende idrak ve anlayış düzeyini (akıl mertebelerini) belirler. İşte niyette böyledir. Niyet, niyet konusuna ilişir. Söz konusu şeyin güzel veya çirkin olması niyete değil, iyi veya çirkin hükmünü o şey hakkında veren kimseye aittir. Bu ilim ise nefs mertebesine göre değişir. Allah şöyle buyurur: “Biz ona yolları gösterdik” yani mutluluk ve bedbahlık yolunu açıkladık. Sonra şöyle der: “Ya şükreder ya da inkar eder” (İnsan/3). Bu da sorumlu muhataba döner. Çünkü iyiliğe niyet, iyilik meydana getirdiği gibi, kötülüğe niyetde kötülük meydana getirir. Şu halde insana gelen şey, iyisi ve kötüsüyle mahalden gelir. Nefsinden kaynaklanır.

Allah şöyle buyurur: “Yolu göstermek Allah’adır” (Nehl/9). Yani bunu kendi üzerime zorunlu kıldım. “Nefse iyiliğini ve kötülüğünü ilham edene” (Şems/8) der ve bunları bildirir. Allah adeta şöyle der: “Hakk’ın mertebesine gerekli olan şey, mutluluğunuza ulaştıracak yolu size açıklamaktır ve kuşkusuz Ben bunu yaptım”. Çünkü insanlar mutluluğa gidecek yolu ancak Allah’ın bildirmesiyle bilebilirler. Bunun nedeni şudur: ilahi ilimde kulların mutluluk yollarının olduğu gibi bedbahtlık yollarının da belirli bir sebebe bağlı olduğu belirlenmiştir. Bedbahtlık, gerçekte, mutluluk yolundan ayrılmaktan ibarettir. Mutluluk yolu ise, Allah’a ve Allah katından gelen şeye inanmamız demektir. Bu nedenle Allah “Yolu göstermek Allah’a düşer” (Nahl(9) ayetinde mutluluğa giden yolu bildirmeyi kendisine vacip kılmıştır. Bu bağlamdaki ayetlerde şöyledir: “Müminlere yardım etmek üzerime borçtur” (Rum/47) ve “Rabbin nefsi üzerine rahmeti yazmıştır” (Enam/54).

Gerçekte ise Allah bunu kendisine değil, nispete vacip kılmıştır. İlahi İlim Mütekellim ismiyle insanlara Kur’an ve Sünnet ile açıklamıştır ve mutluluk yolları insanlara bildirmiştir. O halde zorunluluk nispet hakkındadır. Zira Allah’ın nitelikleri farklı farklı nispetlerdir. İrade, kudret ve benzeri diğer ilahi nispetlerde böyledir.

Her nispet niyete yöneltir. Mutluluk yolunu seçecek olan niyetini o nispete göre yapar. Allah bunu ilahi ilimde açıkladığı için kulda hem niyetinden hem amelinden sorumludur. Bütün ilahi isimlerde nispetlerdir. Her niyet ve amelin hakikatide ilahi isimlerdir. Kişi niyetiyle bir ilahi isme yönelir. Niyetteki ilim ne kadar ilahi ilme uygunsa, mutluluk ile sonuçlanır. Niyet himmetin yüceliğidir. Ne kadar ilahi ilme ve Kur’an’a uyarsa o derece mutluluk kaynağı olur. Kur’an’a ve sünnete uymayan niyetler ve ameller ise bedbahtlık kaynağı olur. İnsanı faaliyete geçiren ve ameli ortaya çıkaran o ise niyettir. Kişi niyetini ilahi ilme uydurmakla yükümlüdür. Bunun yoluda nefs tezkiyesi ve ilim tahsil etmekten geçer. Bu nedenle Efendimiz “İlim kadın ve erkek her müslümana farzdır” buyurmuşlardır. Zira ilimsiz niyet, hayvani içgüdülerden kaynaklanır. Kişide hayvani ruh hakim olduğunda ise ondan oluşacak niyet ve amellerde o kaynaklı olur. Tersi ise nefsi natıka hakikati ile ilim ve nur ile niyeti ve ameli süslemektir. Bu ise mutluluk kaynağıdır.


önceki sayfa               sonraki sayfa

Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam226
Toplam Ziyaret840890
Hava Durumu
Saat
Takvim