Üyelik Girişi
Site Haritası
Önerilen Siteler

H. Ş. 159. İnsanı Kamil, Sadaka, Uluhiyet ve Hüviyet Tevhidi

159. İNSANI KAMİL, SADAKA, ULUHİYET ve HÜVİYET TEVHİDİ

“Allah yeryüzünü yarattığında yeryüzü sallanmaya başlamıştır. Bunun üzerine Allah dağları yaratmış ve onlara yeryüzünü sabitleştirmiştir.

Melekler, dağların gücünden şaşkınlığa düşünce:

-   “Rabbimiz, dağlardan daha büyük yarattığın var mı?” diye sormuşlar. Allah:

-   “Evet var demir daha güçlüdür” buyurmuşlar. Bunun üzerine melekler:

-   “Demirden daha şiddetli bir şey yarattın mı?” diye sormuşlar. Allah:

-   “Evet ateş daha güçlüdür” diye cevap vermiştir. Melekler bu defa:

-   “Ateşten daha güçlü bir şey yarattın mı?” diye sorduklarında, Allah şöyle demiştir:

-   “Evet su daha güçlüdür”. Melekler sorarlar:

-   “Peki sudan daha güçlü bir yaratığın var mı?” Allah şöyle cevap vermiştir:

-   “Evet rüzgar daha güçlüdür”. Melekler  şöyle sormuşlardır:

-   Rüzgardan daha güçlü bir yaratığın var mı?” Allah şöyle cevap vermiştir:

-   “Evet vardır. İnsanın sağ eliyle verdiğini sol eli duymayacak şekilde sadaka vermesi bundan daha güçlüdür” buyurmuştur.

Demirin dağlarakarşı gücü bellidir. Ateşin demir karşısındaki üstünlüğüde açıktır. Çünkü ateş demiri eritir, sertliğini ve şiddetini giderir. Suyun ateş karşısındaki üstünlüğüde bellidir. Çünkü su ateşi söndürür. Rüzgarın su karşısındaki üstünlüğü açıktır. Rüzgar suyu hareketlendirir, dalgalandırır ve onu dağıtır. İnsan ise Allah’ın sırrını taşır. “Ben insanın sırrıyım. İnsanda Benim sırrımdır” buyuran Allah ayetinde şöyle buyurmaktadır “Biz emaneti dağlara, taşalara verdik. Onlar yüklenmeye çekindiler. Emaneti insan yüklendi” (Ahzab/72). İnsan nefsi natıkası ile Allah’ın Zatı, sıfatı ve isimleriyle görünme yeridir. İnsanın zahiri ve batını bu nedenle çok değerlidir. Zahir açıdan insanlar arasında fark yoktur. Suret olarak insanlar işlemsel olarak eşittir. İnsanı insan yapan ise batınıdır. İnsandan istenen Allah’ın uluhiyetini ve hüviyetini tanımasıdır. Uluhiyet ve hüviyet tevhidini birleştiren insan ise kamil insandır. Sağ eli sadaka verirken sol elin duymaması araya benliğin girmemesidir. Tamamen uluhiyet tevhididir. “Allah ile” ve “Allah için” ameldir. Bu kişiyi sadaka vermeye iten sebep bütün tabi hükümlerden arınmıştır. Uluhiyet kaynaklı bir davranıştır. Bu nedenle Hz. Resul “Gizli sadaka Rahman’ın eline düşer” buyurmuştur. Burada dikkat çekilmesi gereken diğer hususta hüviyet tevhididir.

Sadaka veren izafi hüviyetiyle Hakk’ın hüviyetinin “veren eli”dir. Onda Hakk tecellidedir. Sadakayı alanda izafi hüviyetiyle Hakk’ın “Kayıtlı ve sınırlı” hüviyetinin temsilidir. Alan eldir. Alan, veren ve verdiren sadaka hükmünde birleşmiştir. Arada benlik (ene) yoktur. Hakk hüviyetiyle zuhurdadır. “Veren el alan elden üstündür” hadisiylede hem Hakk hem veren övülmüş olmaktadır. Alanda da Hakk tecellide olduğundan, böyle bir idrakle verilen sadaka uluhiyet ve hüviyet tevhidinin fiilen yaşanmasıdır. İnsanın halkediliş sırrıda budur. Zira Allah kudsi hadisinde şöyle buyuruyor: “Ben gizli bir hazineydim. Bilinmekliliğimi sevdim. Halkı zuhura getirdim. Taki Beni bilsinler”. İşte uluhiyet ve hüviyet tevhidini benliğinde birleştiren insan yaratılmışların en şereflisidir. Bu gerçeği şu kudsi hadis açıklar: “Ey Ademoğlu! Seni Kendim için, alemleride senin için yarattım”.

Şeriat ve Sünneti Muhammedi Hak-insan, insan-alem ilişkilerini düzenleyen ve bu iki tevhidin yaşanması için hükümleri belirten kurallar manzumesidir. Tevhid aşk makamı, şeriat akıl makamıdır. Bunlar birbirini tamamlayan temel hükümlerdir.

Bu nedenle Kur’an-ı Natık olmak temel hedeftir. Nefsi natıkada ki tecellilerin Hakk’a uygun şekilde kurallar ile zahire çıkarılmasıdır. Batından zahire çıkan hükümler, irfan ile yapılırsa bu niyetler bu irfana parelel olursa insan her iki cihandada şereflenmiş olmaktadır. Uluhiyet ve hüviyet tevhidini idrak ve irfan ile verilen sadaka bu nedenle hadiste kamil insan vasfı olark verilmiştir. Bu ise irfan eğitimi ile sağlanabilecek bir vasıftır. Bu nedenle “ilim kadın erkek her müslümana farzdır”  hadisi belirtilmiştir. Hadis bize niyet, ilim, irfan ve ihlas bütünlüğü nün amele dönüşünde kamil insan olabilmenin önemini de belirtmektedir. Araya “benlik” girmeden Hakk’tan Hakk’a olan alışveriş kişiyi kamil insan ve arifibillah yapar. Bunun ilk niyeti her şeyi “Allah ile” ve “Allah için” yapmakla başlanabilir. Bu idrak bile irfan ile sağlanabilir. İnsan yüklendiği emaneti bir bilebilse…


önceki sayfa               sonraki sayfa

içindekiler



Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam54
Toplam Ziyaret835635
Hava Durumu
Saat
Takvim