Üyelik Girişi
Site Haritası
Önerilen Siteler

H. Ş. 157. Abdest, Nefs Tezkiyesi, Nefsi Natıka

157. ABDEST, NEFS TEZKİYESİ, NEFSİ NATIKA

“Temizlik (abdest) imanın yarısıdır. Elhamdülillah mizanı doldurur. Subhanallah ve elhamdülillah arz ve gökler arasını doldurur. Namaz nurdur. Sadaka burhandır. Sabır ışıktır. Kur’an’da lehinde veya aleyhinde delildir. Her sabahlayan nefsini satar; azad veya helak eder”

İmanın gereği, dil ile ikrar, kalp ile tasdik ve gerekleriyle amel etmektir. İnsanın hakikati olan nefsi natıkası Allah’ın nurunu ve Kur’an’ın sırrını taşır. Şehadet aleminde örtülü olan bu hakikat nefs tezkiyesi (zahiri ve Batıni temizlik) ile zuhura çıkar. Merkezi kalptir. Kalp ile tasdik nefs tezkiyesinin bir sonucudur. Bu nedenle imanın yarısıdır. Diğer yarısı ise Kur’an’ın sırrını yaşayacak amelleri yapmaktır. Ameller zuhura çıkan fiillerimizdir. Fiiller Allah’ın kudreti ile açığa çıkar. Nefsimizde olumlu veya olumsuz ne varsa kudret ile açığa çıkarılır. Kur’an’ın sırrı olarak amellerimiz nefsimiz lehine ise bunun karşılığı “Elhamdülillah” dır. “Bütün iyilikler Allah’tan, kötülükler nefsinizdendir” (Nisa/79) ayeti ile her olumlu fiili hamd sırrıyla zuhura Allah’ın kudretiyle çıkar ve şükrü gerektirir. Nefs tezkiyesi yoluyla açığa çıkan nefsimizdeki fiillerde şükrü ve hamdı gerektirir. Bu nedenle nefsin hakikatinin bilinmesi mizanı doldurur.

Allah ismi camisi, Hakk’ın Zatını, sıfatlarını ve isimlerini cem eder. Sübhanallah lafzı tüm bunları açığa çıkmadan ve açığa çıktıktan sonra kapsar. Elhamdülillah ise zuhurdan sonraki tüm etkilerini kapsar. Yer ve göklerde ise O’ndan ve isim ve sıfatlardan başka bir şey yoktur. Tüm taayyün ve tecellilerde O vardır. Bunu belirten ayette “Allah yerlerin ve göklerin nurudur” (Nur/35) buyurulmaktadır. Bu hususları açıklayan bir hadiste Hz. Peygamber (sav) Haris (ra)’a:

-          Haris nasıl sabahladın! Diye sorduğunda Haris:

-          “Gerçek bir mümin olarak sabahladım” diye cevap vermiştir. Bunun üzerine Hz. Peygamber “Her hakkın bir hakikati vardır, senin imanın hakikati nedir?” diye sormuştur.

Böylelikle imanın ruhunu “Hak ve hakikat” olarak ikiye ayırmıştır.

Haris cevap vermiştir:”Nefsim dünyayı tanıdı. Bana dünyanın altını, taşı gümüşü eşit oldu. Sanki rabbımın arşına bakacağım. Cennet ehlini nimetlenirken, cehennem ehlini azaplanırken, görüyorum”.

Bunun üzerine Hz. Peygamber Haris’e şöyle der: “Bildin, böylece devam et”.

Hz. Ali (kv) her şeyi nur görürken şöyle ifade etmiştir: “Perdeler kalksa, yakinim artmazdı”.

Subhanallah ve Elhamdülillah tenzih ve teşbih mertebeleridir. Her ikisini birlikte yapan ise Hakk’ı tevhid etmiş demektir. Hakkı ve alemleri isim, sıfat, Zat mertebelerinde tevhid etmektir. Böyle bir kişi “Allah yerlerin ve göklerin nurudur” ayetini idrak eder bu nedenle “Namaz nurdur” buyurmuştur. Kul hakikatiyle nefsini namazda Allah’a teslim eder ve kulluğa başlar. Nefsi tezkiye olarak asli vasfı olan Nura ulaşmaya başlar. Zirvesi ise “gözümün nuru namaz” olarak belirtilmiştir hadiste. Namazda tezkiye olan nefs nura ulaşır. Bu nura ulaşanın her yeri göz olur. Bu nurla görür. Hz. Resul “Sizi önümden gördüğüm gibi arkamdan da görürüm” buyurmuştur. Ayrıca bu nuru kastederek “Müminin ferasetinden korkunuz, zira o Allah’ın nuru ile bakar” buyurmuştur. Namazda nefsin nuru ile Allah’ın nuru parelellik arzeder. Allah’ın nuru ile müşerrefleşen kişi aslına kavuşur namazda. Zira Hakk’ın nuru zahiren ve batınen bütün her şey kuşatmıştır. “Sadaka burhandır” ifadesindeki sır ise şudur: sadaka veren kişi ahiretin varlığına inanan bir kişidir. Zira mal sevimlidir. İnsan verdiğinin meyvelerinden sonradan faydalanacağını ve karşılığını alacağını, zarardan kurtulacağına iman eder.

“Gizli sadaka Alah’ın gazabını söndürür” buyurulmuştur. Ayrıca “verilen sadaka kişinin eline ulaşmadan Rahman’a ulaşır” hadisinde Allah ile irtibatı çok iyi açıklar ve imanın delilidir. Bu nedenle “Bir hurmayla dahi olsa sadakayla ateşten sakınınız” hadisi yukarıdaki özellikleri belirtir.

“Sabır ışıktır” ifadesindeki sır şudur: Sabır ve iman “nerede olursan ol Allah’ın seninle olduğunu bilmendir”. Kişi sabır ile “Allah ile” dir. Allah’ın her halini, her dururmda bildiğini bilmendir. Bu da Allah’ın nuru ile birliktelik (hüviyet beraberliği) sırrıdır. Bu nur kişiden ziya (ışık) olarak zuhura çıkar. Allah’ın nuru ve ziyasıyla şereflenmiştir. Güneşin karşısındaki ay gibi ışıkla şereflenir.

“Kur’an lehine ve ya aleyhine delildir” sözünün sırrıda şudur. Senin nefsi natıkanda Kur’an’ın sırrı dürülüdür. Kur’an Allah’ın İlmi ve Kelamıdır. Kim Kur’an ahlakı ile ahlaklanır ise nefsini ve Rabbını bilmiş olur ve Kur’an o kişiye lehine delildir. Aksi ise aleyhine bir delil olur.

“Herkes sabahlar nefsini satar; helak eder veya kurtarır” ifadesinde de şunlar gizlidir: “Her kişinin yöneldiği bir yönü vardır” (Bakara/148) ayeti bunu açıklar. Nefsi natıkasında dürülü olan Kur’an sırrını taşıyan insan her sabah nefsiyle sabahlar. O gün Kur’an sırrı ve Allah’ın nuru ile yaşarsa nefsini kurtarır. Kur’an’a ve Sünnete aykırı ameller yaparsa nefsini helak eder. Bunu belirten ayetlerde: “Zerre hayır işleyen karşılığını görür, zerre şer işleyen karşılığını görür” (Zilzal/7-8) buyurulur.

Her şey kendi nefsindeki özellikleri açığa çıkarır. Saidlik ve şakilik vasıfları bunlar açığa çıktıktan sonradır.

Nefsini satar ifadesinde bu gizlidir. Nefsindeki tecellileri Hakk veya batıl yönde açığa çıkararak onu ya kurtarır veya helak eder. Nefs faydalı ameller ve hayırlar ile nurlanır, aksi ise karanlığa ve helaka sürüklenmektir. Nefs tezkiyesi bu nedenle gereklidir. İmanın yarısıdır. Diğer amellerden bazılarıda bu nedenle hadiste zikredilmiştir.



önceki sayfa               sonraki sayfa

içindekiler
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam92
Toplam Ziyaret841495
Hava Durumu
Saat
Takvim