Üyelik Girişi
Site Haritası
Önerilen Siteler

H. Ş. 154. Nefsi Natıka, Söze Eklenen Mana, Ruh ve Nur

154. NEFSİ NATIKA, SÖZE EKLENEN MANA, RUH ve NUR

“Rifaa b. Rafi’den şöyle rivayet edilmiştir:

Hz. Peygamber (sav) ile beraber namaz kılıyorduk. Başını rukudan kaldırdığı zaman “Allah kendisine hamd edeni işitti/Semiallahu limen hamidehu” buyurdu. Bunun üzerine arkadan birisi “Rabbimiz, en güzel ve mübarek hamd sadece sanadır/Allahümme leke’l hamd” der.

Peygamberimiz namazı tamamladığından geriye dönerek:

“Az önce o sözü söyleyen kimdi?” Diye sorar.

Adam

“Bendim” deyince. Hz. Peygamber:

“Otuz küsur meleğin, o sözün sevabını önce yazabilmek için yarıştığını gördüm” buyurdular”

Her suretin bir ruhu olduğu şeriat ve keşif ile sabittir. Bazen insanların çoğunluğuna göre ruhun ve mananın eseri surette gizli kalırken, bazen bu suretin ruhu ve manası başka bir ruhun yardımının kendisine ulaşması şartıyla açığa çıkabilir. Amellerin ve sözlerin suretleri birçok manaya ve ruha sahiptir. Söylenen söz suretinde o söze yüklenen mana, nur ve ruh mevcuttur. Sözler kendilerine yüklenen manalar, ruh ve nur ile Hakka çıkar. “Güzel söz O’na çıkar Salih amel O’na yükselir” (Fatır/10) ayeti bu hakikati açıklar. Söze yüklenen bu hakikatler, söyleyenin niyeti, ihlası, inancı ve ilim-irfan düzeyi ile yakından ilişkilidir.

Niyet, ihlas ve inanç düzeyide direkt “İRFAN” düzeyine bağlı olarak değişmektedir. Bunun için “İlim öğrenmek kadın-erkek her müslümana farzdır” hadisi ifade edilmiştir.

Harflerin, kelimelerin de, hem zahirleri hemde batınları itibariyle özellikleri vardır. Bu özellikler ancak irfan yolu ile idrak edilebilir. Bunun doğruluğuna peygamberler, veliler, arifibillahlar ve gerçek müşahede ve keşif ehli tecrübelerle şahitlik etmişlerdir. Söz konusu hadisteki Hz. Peygamberin şehadeti bu hakikati anlatır.

Bu nedenle peygamber, veli ve ariflerin sözlerinde de derin ledünni manalar gizlidir. Bu manalara ulaşmak için bu sözlerin ruhuna ve nuruna ulaşmak gerekir. Bu ise nefs tezkiyesi yoluyla “nefsi mülhime” mertebesinde başlayan nefsi natıka hakikatine ulaşmakla mümkündür. Nefsi mülhime ve üzerindeki nefs mertebelerinde tezkiye arttıkça bu manalar anlaşılır. Zira nefsi natıka onu anlayacak nura kavuşmamıştır. İnsan ruhu bu manaları kavrayacak olgunluğa erişmiştir.

Ahirette de hem söz hemde söze yüklenen mana, ruh ve nur suretlere bürünerek zuhur edecektir. Batın olan mana zahir olacak insanın amelinin karşılığı olarak yerini alacaktır.

Bu nedenle Hz. Resul (sav): “Ahiretini düşünen ya hayır söylesin ya da sussun” buyurmuştur. Her söz manasıyla ahrette suretle zahir olacağından kişiye düşen görev söz ve davranışlarını üst irfanla süslemektedir. Zira nefs ilminde tecelli mahallidir. İim ve irfan düzeyi nefsinden zahirine yansır.

Bunu idrak ettikten sonra bilinmelidir ki, Hz. Peygamber’in bu hadisteki “Otuz kusur meleği sevabını yazmak için yarışırken gördüm” ifadesi Hz. Resul’Ün arkasındaki adamın söylediği cümlenin harflerinin toplamıdır. Her kelime insanda kendi kuvvetlerini yani meleklerini oluşturur ve irfan, ruh ve nur Allah’a bu nefsindeki melekelerle yükseltilir. Zira Hak insanla hüviyet beraberliği içindedir. “Nerede olursanız O (İlahi hüviyetiyle) sizinle beraberdir” (Hadid/4) ayeti bu hakikati anlatır. Namazdaki hüviyet beraberliği ise en üst düzeydedir. Kişinin nefsindeki hakikatler, Hakkın Zati Nefsine aynen yansır melekler bunu sağlayan ilahi-nuri kevvetlerdir. Allah’ın Kadir isminin temsilcisidirler. Her harfi bir nuru ve ruhu vardır ki bu ruh ve nur, o harfi ve konuşmanın gerçekleştiği sureti baki ve sabit kılar.

Buna göre suretler, ruhlar ve nurlar ile baki kalırlar. Sahiplerinin niyet, ihlas ve irfan düzeylerine göre, onların nefislerinin teveccühleri ilim ve inançlarına bağlı olarak himmetlerinin gayeleri ile de ameli işleyenin himmetinin son mertebesine ulaşıp neticelenirler. Melekler diye tarif edilen ilahi esmaların nurları Hakka çıkar. Bu ise ahrette suretlenir ve insana hizmet eder.

Bu nedenle ariflerin sohbetide sohbet konularının mertebesine göre karşıdaki kişinin nefsinde açılımlara yol açar. Bu nedenle “Arif ile bir saatlik sohbet yetmiş yıllık nafile ibadete bedeldir” buyurulmuştur bazılarnda yüz yıllık ve ömürlük bedeller bildirilmiştir. Bu süreler ise sohbet konusunun şeriat, tarikat, hakikat ve marifet mertebesinde oluşuna bağlıdır. Hakk’a ulaştıran her sohbet değerlidir; ancak hakikat ve marifet sohbetlerine arifler çok büyük değerler atfetmiştir. Hakikat ve marifet şeriatın sırlarıdır. Sırlara ise ancak arif kelamı ie ulaşılabilir. Zira Allah sırlarını ariflerin gönlüne koymuştur. Bu nedenle Hz. Mevlana (ks) “Beni kabrimde aramayın, Beni ariflerin gönüllerinde bulun” buyurmuşlar. Onların gönülleri sır deposudur. Hakk’ın “Benimle söyler …” buyurduğu makamdan söyler.





önceki sayfa               sonraki sayfa

içindekiler
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam68
Toplam Ziyaret841471
Hava Durumu
Saat
Takvim