Üyelik Girişi
Site Haritası
Önerilen Siteler

H. Ş. 135. Nefs Mücahedesi, Tezkiyesi, Güzel Koku ve Gözümün Nuru Namaz

135. NEFS MÜCAHEDESİ, TEZKİYESİ, GÜZEL KOKU ve GÖZÜMÜN NURU NAMAZ

“Ey ümmet ve ashabım, açlık ve susuzlukla cesetlerinizi eritin. Etlerinizi ifna edin. Yağlarınızı eritin. Ta ki Tayyibe, halisa, münevvere etlerle ve cennette misk ve kafurla kokulanmış vücuda tebdil edesiniz”

İnsan, maddi ve manevi vücuddan ibarettir. Maddi bedeni, manevi vücudu ise nefsi natıkasıdır. Beden zulmet, nefsi natıka ise nurdur. Nur ve zulmeti bir araya getiren ise hayvani ruhtur. “Nefisler bedenlerle birleştirildiğinde” (Tekur/7) ayeti bu hakikati anlatır. Nefsi emmare, levvame ve mülhime mertebelerinde hayvani ruh daha hakim durumdadır. Nefsi natıka hakikati (insan ruhu) örtülmüştür. Bu mertebelerde hayvani ruha hakim olabilmek ve nefsi natıkanın hükümlerinin ortaya çıkabilmesi için riyazat ve nefs mücahedesi gerekir. Açlık, susuzluk, yağların erimesi hayvani ruhun etkisini azaltmak ve ibadetler ile de nefsi natıkanın aslı olan Kur’an’ın sırrının açığa çıkması umut edilir. Bu ise insani Kur’an ahlakını açığa çıkarmaktır.

“Riyazet ve mücahede ile nefsinizi tezkiye edip mutmainne makamına uruç edip kurtuluşa erin” (Şems/9) ayetiyle bu hakikat anlatılır.

Nefs mücahedesi ve tezkiyesi ile nefsi natıka bedende hakim olur ve aslı olan NUR ve KURAN bedenden fiillerle açığa çıkar.

“O salik ki Hakk hidayet verdi ve salik benliğinden geçti, esma-i hüsnayı tasdik etti, biz esma-i hüsnayı kalbine (nefsi natıkasına) rızk ederiz, her esmanın nurunu müşahede eder” (Leyl/5-7) ayeti nefsi natıkayı oluşturan NUR a ulaşmayı anlatır. Her esma Allah’ın nurundandır ve Kur’ansa tüm ilahi isim ve sıfatları cem eden Zat’ı temsil ettiğinden Kur’an’da NUR’dur. İşte mutmain, raziye, marziye ve safiye nefislerde nefsi natıkanın nuru bedene hakim olur. Nefsin tezkiyesi oranında bu nur artar ve “göz nuru” olarak müşahede edilir. Hz. Resul (sav) “Bana dünyanızdabn üç şey sevdirildi. Kadın, güzel koku ve gözümün nuru namaz” buyurmuşlardır. Kadın tezkiye olmuş nefsi tasvir eder. Nefsin tezkiyesi ile nefesten ve bedenden güzel koku zuhur eder. Nefesi (Nefsi) Rahman olan ağzından Kur’an açığa çıkar; zira nefsi natıkasını Kur’an-ı Natık olmuş ve nura tebdil eylemiştir. Tezkiye olmuş nefisten ise güzel koku açığa çıkar ve bedende asli üzere nura tebdil eder.

Böyle bir nefsten ise nur zahir olur. Bu ise namazda göz nuru olarak müşahede edilir. Diğer zamanlarda bu göz nuru ile tüm eşya ve vücud “vücud nuru” olarak müşahede edilir. Böyle bir nefsi natıka aslına dönmüş olur. Nefs tezkiyesinin sonucu nura ulaşmak ve güzel koku ile tanışmaktır. “Allah yerlerin ve göklerin nurudur” (Nur/35) ayetinin müşahedeli olarak idrak edilmesidir.

Aksi ise şu ayetlerde anlatılır. “Şimdi nefs enaniyetle hakikati gizleyerek Rahman’ın mazharı olan kalbini kötü ahlakla karartan ve esma-i hüsnayı kabul etmeyerek kalb (nefsi natıka) nurundan uzak olarak ebedi hüsranda kalma yollarını kolaylaştırınız. Vehmin ve şeytanın desiseleriyle hidayet yolundan mahrumdur” (Leyl/8-10).

Bu durumdan ancak riyazet ve nefs mücahedesiyle kurtulunur. Bu ise tasavvufta erbain çıkarmak olarak adlandırılır. Nefs mücahedesi ve riyazetin sonucu nurun ve misk ve amber kokularının zahir almasıdır. Bu husus Kur’anda Hz. Musa (as) ya talim edilen haldir.

“Biz zat ve sıfatlarımızla Hz. Musa’ya otuz gün vaad ettik. Sonra on gün daha ilaveyle Rabbinin tayin ettiği mikat kırkta tamam oldu” (Araf/142).

Nefs mücahedesi ve riyazatın başarılı olduğunun işareti, nurun ve kokunun zahir olmasıdır. Bu ise ancak “tevhid idraki” ile mümkündür. Zira şirk nefsin kirlenmesidir. Bu nedenle ayette “Müşrikler birer pisliktir” (Tevbe/8) buyurulmuştur. Göz nuru ile alemlerdeki Allah’ın nurunu müşahede eden kişi Vahdeti Vücud Şuhudu’na ulaşandır. Yerlerde ve göklerde ve her mevcudda Allah’ın nurunu müşahede ederek, kelime-i şehadeti hakkıyla söyler. Allah’ın nur olan Zatı, sıfatı ve esma-i hünsasını her mertebede mertebesinin düzeyine göre müşahede eder. Allah’ın Zatına yönelir, yönelirken esma ve sıfatlarını kullanır. Esma ve sıfatlar Zatına ulaşmakta veslie olur. Tek Vücud Hüviyetinde, hüviyetinin temsil ve tafsilleri olan esmaları kullanarak, zatındaki sır ve nur ile Allah’ın Zatına yönelir. İnsanın sırrı olan Allah nurunu nefsi natıkasına koymuştur. Bedenide ve tüm varlığınıda nur ettiğinden “Nurul ala nur” (Nur/35) “Nur üstüne Nur” olarak alemlere rahmet olarak ve Allah’ın halifesi sıfatıyla dünyada yaşar. Birinci NUR Allah’ın nuru, ikinci nur Peygamberden intikal eden hakikati Muhammedi nurudur (Nuru Muhammedi). Kendi aslını müşahededir. Böyle olunduğunda ikilik kalmaz. “HÜVE” sırrına ulaşılır. Nefsi hüviyetinin, ilahi hüviyetin mazharı ve tecellisi olduğunun idrakine ulaşılır. Bu ise abduhu sırrıdır. Nefsi natıkasındaki tecelli oranında ve miktarında kulluğunu yaşar. Nefsi natıkasından Kur’an sırrını açığa çıkardığı oranda da “resuluhu” hakikatinden faydalanır. Kur’an Allah’ın Zati ilmi olduğundan nefs tezkiyesi ilim ve irfan ile mümkün olur. Bu nedenle Hz. Resul “Men arefe nefsehu fekad arefe Rabbehu” (Nefsine arif olan Rabbine arif olur) buyurmuşlardır. Bunun için nefsi irfan ve tevhid eğitimi nefs tezkiyesinin temel düsturudur. Sonu ise nefsi natıkanın aslı olan NURA, KURAN’a ulaşmak ve nur ve güzel koku ile tanışmasıdır. Daha dünyada iken cennet ile müjdelenmektir. İrfan ve Zat cennetinde bulunmaktır. Bu yol herkese açık olup, taliplerini beklemektedir. Ezan ile her insan, her an bu hakikati yaşamaya davet edilmektedir.


önceki sayfa               sonraki sayfa

içindekiler
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam337
Toplam Ziyaret840662
Hava Durumu
Saat
Takvim