81. ZATİ TEVECCÜH ve YÖNELİŞ

“Sonra Ben vechimle onlara yönelirim. Vechimle yöneldiğim kimseye neyi vermek istediğimi herhangi bir kimsenin bileceğinimi sanırsınız”

Allah’ın vechiyle (Zatıyla) yönlendiği kişiler tüm varlığını Hakk’a teslim edenlerdir. Bunu ifade eden kudsi hadiste şöyle buyuruluyor, “Kulum Bana farzlarla yaklaştığı gibi hiçbir şeyle yaklaşamaz. Kulum Bana nafilelerle yaklaşırsa onu severim. Kulumu sevincede gören gözü, işiten kulağı, söyleyen dili, tutan eli yürüyen ayağı olurum. Benimle görür, Benimle işitir, Benimle söyler, Benimle tutar, Benimle yürür. Kuluma istediğini veririm”

Benimle… derken şu üç vasfı gerçekleşir. İsimlerimle tecelli ederim, o kuldan işleyen fail Ben olurum. “Attığın zaman sen atmadın Allah attı” (Enfal/17) bu yakınlığı anlatır. Kulda zahir olan Hakk’tır. Kul batındır. Sıfatlarımla tecelli eder onu Kendimle zengin ederim. “Biz onu Ruhul Kudüs ile destekledik” (Bakara/87) ayeti bu yakınlığı anlatır. Hakk sıfatlarıyla zahir olur, kul batın olur. Zatımla tecelli ederim. O artık Ben’dir. Ben ise O. Tecelli anında, tecelli oranında hüviyet beraberliği yaşanır. “Ben insanın sırrıyım. İnsan Benim sırrımdır” kudsi hadisi bu mertebeyi anlatır.

Bütün bunların gelişmesi için kulun vechini (zatını) Hakk’a yönlendirmesi ile gerçekleşir.

“Ben vechimi (zatımı) yerlerin ve göklerin sahibine çevirdim. Ben müşriklerden değilim” (Enam/79) ayeti bu sırrı anlatır. Mutlak Tevhid ile (fiil, isim, sıfat, Zat ve hüviyet mertebesindeki tevhid) Hakk’a zatıyla yönelene Hakk Zatıyla yönelir. Zat “gizli hazine” nin sahibidir. Gizli hazinesinde ise henüz alemlerde açmadığı isim ve sıfatları mevcuttur. Kul, Zatına yöneldiğinde, Zatta kula tüm isim ve sıfatlarıyla yönelir. Onu baki kılar. Bu hususa efendimiz şu hadiste dikkat çekmiştir:

“Allah’ım bildiğim, başkalarına öğrettiğin, bilmediğim ve Zatına ayırdığın isimlerinle Senden… istiyorum”