Üyelik Girişi
Site Haritası
Önerilen Siteler

H. Ş. 14.Şeriat Sırları - Uluhiyet - Tevhid ve Şirk

14. ŞERİAT SIRLARI – ULUHİYET – TEVHİD VE ŞİRK

“Allah’a ve ahiret gününe inanan ya hayır söylesin ya da sussun”

Allah’ın emir ve yasakları O’nun Zati Nefsinin ve hüviyetinin tanınıp bilinmesi içindir. Bu vasıfları ile alemde “uluhiyet” ve “Rububiyet” ile seyran eder. İlahi bütün hükümler ve şeriatın bütün sırları O’nun uluhiyeti ve Rububiyetini kamil manada tanımak içindir. İnsanın nefsini bunlarla süsleyerek kamil insan olmasıdır.

Hadiste dilin afetlerinden kurtulmanın hükmü belirtilmiştir. Dilin afetlerinden olan yalan söyleme ve gıybet vb. yolla kişi Allah’ın uluhiyetini ve Rububiyetini yok saymaktadır. Hayır söyleyip yada susan ise Allah’ın uluhiyetini ve Rububiyetini tasdik için bu fiilleri yapmıştır. Allah uluhiyet ve Rububiyetini alemlerde Kur’an ile açmıştır. Aşağıda belirtilen ayetler Allah’ın uluhiyet ve Rububiyetini ifade eden ayetlerden örneklerdir:

“Nerede olursanız O (ilahi hüviyetiyle) sizinle beraberdir. Allah bütün yaptıklarınızı hakkıyla görendir” (Hadid/4)

“Göklerdeki ve yerdeki her şeyi Allah’ın bildiğini görmüyormusun? Üç kişi gizlice konuşmaz ki dördüncüleri O olmasın. Beş kişi gizlice konuşmaz ki altıncıları O olmasın” (Mücadele/7)

 “Allah gizliyi, gizlinin gizlisini de bilir” (Taha/7)

“Allah her şeyi bilendir” (Hadid/3)

“Korkmayın çünkü Ben sizinle beraberim. İşitirim ve görürüm” (Taha/46)

Yalan söyleyen, gıybet eden ve ya şeriatın getirdiği emir ve yasak hükümlerini çiğneyen kişi, yukarıda belirtilen Allah’ın her şeyi, her durumda her halde bildiğini, işittiğini ve gördüğünü unutmuş veya yok saymıştır. Bu ise uluhiyeti ve Rububiyetin sınırlarını aşmaktır. Benliğinde “Allah ile” birliktelik sırrı olan ve bu birlikteliğin Allah’ın tüm isim ve sıfatları ile beraberlik olduğunu nefsinde hisseden kişi uluhiyetin ve Rububiyetin sınırlarına riayet eden kişidir. Bu “la ilahe illallah” sırrını nefsinin taşımasıdır. Onun nuruyla nurlanmasıdır. Bunu ifade eden hadiste “İman, nerede olursan ol Allah’ın seninle olduğunu bilmendir” buyurulmuştur.

Nefsinde ve benliğinde (ene) bu sırrı taşımayan kişi heva ve heveslerine uyan, Uluhiyet ve Rububiyeti nefsinde taşımayan kişidir. Bu kişiler Kur’an da “Hevasını ilah edineni gördün mü?” (Furkan/43) diye uyarılmıştır. Benlik şirki içinde nefsinin heva ve heveslerine uyanlardır. Uluhiyet ve Rububiyet hükümlerine tabi olmayanlardır.

Nefsini heva ve heveslere tabi olan ise şirktedir. Bu şirk benlik şirki, fiil şirki, esma şirki, sıfat şirki ve Zat şirki olarak sınıflandırılabilir. Zira Allah’ın uluhiyet ve Rububiyetinin açık veya gizli reddi, açık ve gizli şirk hükümlerini oluşturur. Benlik şirki içinde olan kişi hevasını ilah edindiğinde, o kişide gizli ve açık bahsedilen şirkler otomatik olarak zuhur edecektir.

Benliğinde (ene) Uluhiyet ve Rububiyet hükümlerini yaşayan kişi ise şeriat-ı ve Sünneti Muhammedi sınırlarında dolaşan kişidir. Benliğini şeriat ile süsler. Nefsi natıka aslı olan Kur’an’ı açığa çıkarmış olur. Benliğinin (ene) halkediliş amacı olan uluhiyet ve Rububiyet sınırlarına ve Şerait-ı Muhammedi hükümlerine uymuş olur. Bu ise tevhidin “Muhammeden Resulullah” sırrının nefiste taşınmasıdır. Tersi ise nefiste kötü arzuların taşınmasıdır. Bunu belirten ayette; “Kim Allah’ın koyduğu sınırları aşarsa nefsine zulmetmiş olur” (Talak/1) buyurulmaktadır. “La ilahe illallah” ve “Muhammeden Resulullah” sırlarını nefsinde taşıyan kişi uluhiyet ve Rububiyet sınırlarına riayet eden ve Hakk’ın Resulünün haklarına riayet eden kişidir.

Bu haklara riayet etmeyen kişi benlik şirki içinde firavun gibi davranarak, nefsinin heva ve heveslerini ilah edinerek “Ben sizin ala Rabbınızım” (Naziat/24) diyerek Rablık iddiasına kadar şirkin en azim boyutuna kadar uzanır. “Şirk en büyük zulümdür” (Lokman/13) buyuran Allah, bizlere Uluhiyet ve Rububiyet sırlarını şeriat-ı Muhammedi ile açarak bizleri tevhide çağırmaktadır. Hayır söyleyen aksi takdirde susan veya şeriatın koyduğu sınırlarına riayet eden kişi nefsini korumuş, onu Kur’an ile süsleyerek ve uluhiyet ve Rububiyet sınırlarını koruyarak sevgili kul olmuştur. Abduhu vasfıyla mümin ve tevhid ehli olma yolunda önemli bir yol katetmiştir.

İşte biz şeriatın sırlarını içeren uluhiyet ve Rububiyet kapısını geniş manada açtık. Bu kapıdan hakkıyla girip, nefsinde bu sırları yaşayıp taşıyan kişi Hakk’tan şu hitab ile karşılanır:

“Ey mutmain nefs. Sen razı Ben razı Rabbine dön. Kullarım arasına katıl, Cennettime gir” (Fecr/27-30)

Söz konusu uluhiyet-Rububiyet haklarına Şeriat ve Sünnet ile riayet eden kişi abduhu hakikatine ulaşır. Cennet ile müjdelenen seçilmiş bir kul olur.


önceki sayfa               sonraki sayfa

içindekiler
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam224
Toplam Ziyaret835805
Hava Durumu
Saat
Takvim