Üyelik Girişi
Site Haritası
Önerilen Siteler

H. Ş. 8.Namaz, Ahlak, Hayat Namazı ve Nefs Tezkiyesi

8. NAMAZ, AHLAK, HAYAT NAMAZI VE NEFS TEZKİYESİ

“Bir kul güzelce abdest alıp sonra namazını, rükununu, sücudunu ve kıraatini tamamiyle eda ederek kılsa, o kulun namazı “Ey musalli sen beni muhafaza ettin, Allah’da seni hıfz etsin” der. Sonra o namaz ziya ve nur olduğu halde semaya yükselir. Sema kapıları ona açılır. Kul abdestini güzelce almayıp namazda rüku, sücud ve kıraatini tamamiyle eda etmezse namaz o kula “Sen beni zayi ettin. Allah’da seni zayi etsin” der. Sonra namaz karanlık (zulmet) olduğu halde semaya yükselir. Sema kapıları ona kapanır. Sonra namazı dürülüp eski elbise gibi sahibinin yüzüne çarpılır.”

Namazın kabulünün ilk şartı güzel bir abdest almaktır. Zahiri ve batıni temizlik abdest için gereklidir. “Abdest ve nefsi natıka” bölümünde batıni temizlik ve abdestin gerekliklerini açıkladık. Zahiri temizlik şartları açıktır. Batıni temizlik tamamlandığında namaza giriş yapılır. Bu nefs tezkiyesidir. Abdest ve namaz nefs tezkiyesi yöntemidir. “Habibim namaza devam et. Çünkü namaz şeriatın haram ve mekruh gördüğünü yasaklar. Allah’ın kulunu zikri, kulun Allah’ı zikrinden büyüktür. Allah sizin işlediklerinizi bilir” (Ankebut/45)

Namaz yedi kısımdır:

  1. Cismani namaz: Kötü fiillerden alıkoyar.
  2. Nefsi namaz: Kötü ahlaktan alıkoyar.
  3. Kalbi namaz: Malayani ve gafletten alıkoyar.
  4. Sırri namaz: Hakk’tan başkasından alıkoyar.
  5. Ruhi namaz: Nefiste Allah’ın ilahi isim ve sıfatlarının tecellisini gerçek yüzleriyle ortaya çıkarır. iyi ahlaka yol açar.
  6. Hafi namaz: Enaniyetin zuhurundan alıkoyar. Benlik bilinci oluşur. Nefsi natıkanın Allah’a ait olduğu zuhura çıkar.
  7. Zati (Ahfa) namaz: Bekabillahla zuhur eder. Vahdeti vücud, Vahdeti Şuhud ve Vahdeti Vücud Şuhudu idrak ve müşahedesi yaşanır. Namazda sadece Zati tecellileri mevcuttur.

Bu aşamaları yaşamak için nefs tezkiyesi ve nefs mertebelerinin irfan tahsili gerekir. Bu irfanla batıni rüku, secde ve kıraat derinlik ve mana kazanır. Cismani tadili erkan manevi boyut kazanmış olur. Manevi tadili erkanın zahire yansıması güzel ahlaki davranışlardır. Namaz güzel ahlaka yol açmıyorsa, o namazın manevi boyutu gelişmemiş, sadece cismani boyutta kalmış demektir. Bu nedenle Hz. Resul “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” buyurmuştur. Namaz bu nedenle nefs tezkiyesi yöntemidir. Nefsi natıkanın ruku, secde ve kıraat ile kendi aslına dönüşüdür. Bu nedenle namaz nurdur ve nefsi natıka kıraatle namazda Kur’an-ı natık haline gelir. Bu ise manevi arınmadır.

Bu tezkiyeyi sağlayan namaz kabul edilen namaz sınıfına girer. Namazda kul Allah’ı zikrederken, Allah da kulu kendi nefsi mertebesinden zikreder. Allah’ın zikri daha büyüktür ve Allah namazda kulun nefsini tezkiye eder. Kötü ahlaki vasıflar, iyi ahlaki vasıflara döner. Nefs mertebelerinde, nefs, ruh, sır, hafi ve ahfa tezkiye ile aslına kavuşur. Bunların Allah’ı zikriyle Allah da kulun zikri üzerinden kulla beraber olur. “Bana itaat edene itaat ediciyim” ve “Beni zikredin Bende sizi zikredeyim” buyuran Allah kula her yerden yardımcı olur. Kuldan beklenen itaattir. Ruku, secde ve kıratı Allah’ın emrettiği şekilde “Allah ile” ve “Allah için” yerine getirmesidir. Kul bu zikirle “Allah ile hüviyet beraberliği” içindedir. Allah nur olduğundan böyle bir namaz nur ve ziya olarak semaya yükselir. Doğaldır ki bu namaz Allah’a ulaşır. Zira Allah namazda, kulla birliktedir.

“Nerede olursan O (ilahi hüviyetiyle) sizinle beraberdir” (Hadid/4) ayeti bunu açıklar. Namaz farz ve nafilelerle eda edildiğinde nefs tezkiye olur ve kul, Allah tarafından sevilen mertebesine yükselir.

Namazın bahsedilen boyutu olduğu gibi birde “hayat namazı” diyebileceğimiz boyutu vardır. Halkın içinde Hakk’la olmaktır. Bu namaz Kur’an’da daim namaz” ve “korunan namaz” olarak belirtilmiştir. Kulun halk içinde yaşamını sürdürürken de “Allah ile birlikteliğini” sürdürdüğü namazdır. Bu yaşam sırasında kul “Kur’an ahlakını” yaşar. Yerine göre Hakk’a karşı idrakle rüku, secde ve kıraatini Hakk’ça yapar. Bu namaz ile arif kişi “Kur’an-ı Natık” olur. “Yaşayan Kur’an” vasfını kazanır. Bu nedenle Hz. Ali (kv) “Ben yaşayan Kuranım, Kur’an-ı Natıkım” buyurmuştur.

Bu arif kişiler “Allah’ın ahlakı ile ahlaklanınız” ve “Peygamberin ahlakı ile ahlaklanınız” kudsi hadislerini “”hayat namazında” eda edenlerdir. Daim namazda Allah’ın huzurundadırlar. Bu nedenle Hz. Ali “Görmediğim Allah’a ibadet etmem” buyurmuşlardır. Olaylardan önce, olay anında, olay sırasında Allah’ı görürler. Namazları Zatı Namazdır. Sadece O’nu müşahede ederler. Evvelde, ahirde, zahirde ve batında O’nu müşahede ederek ibadet ederler. Bu namaz “Allah ile” olduğundan ve Allah’da bu namazda kulla birlikte olduğundan kabul edilen namaz grubuna girer ki, hedeflenende budur.

Bu grubun dışındakiler nefsin tezkiye düzeyine göre kabul edilirler. Nefsini temizlemeyen ise karanlıktadır. Bu kişilere ait namazlar semaya çıkmaz. Zira kişide “Allah ile” olduğu idraki yoktur. Sadece cismani ve nefsi namaz kılarlar. Allah’da kuluyla zannı üzerinden beraber olur. Kul heva ve hevası ile beraber ise karanlıktadır. Ayette “Hevasını ilah edineni gördün mü” (Casiye/23) buyurularak Allah’a ibadet edilmediği, ilahın heva ve hevesler olduğu vurgulanmaktadır. Böyle bir namazın içinde Allah olmadığından Zatına bu namaz ulaşmaz. Kabul edilmeyen namaz grubuna girer.

Abdest ve namazın kabul edildiğinin en önemli göstergesi kişinin ahlakının güzelleşmesi ve “hayat namazını” Kur’an ve Sünnet ölçülerine göre kılmasıdır.




önceki sayfa               sonraki sayfa
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam280
Toplam Ziyaret842262
Hava Durumu
Saat
Takvim