Üyelik Girişi
Site Haritası
Önerilen Siteler

T.İ. 3. Hakkın Ahadiyeti, Vahidiyeti ve Uluhiyeti

3. HAKKIN AHADİYETİ, VAHİDİYETİ ve ULUHİYETİ

Ahadiyet Allah’ın Zat makamıdır. Zatın Kendi Kendini kendiyle bildiği ama hiçbir zuhurun olmadığı mertebenin adıdır. Ahadiyeti Zat’ta hiçbir isim, sıfat, resim ve tecelli yoktur. Yalnız Zat vardır. Zat Zatını Zatıyla bilir. İnsandan hiçbir fiilin olmadığı, ama insanın kendi kendini bilmesine benzetebiliriz. Hakk’ın hiçbir ismi, sıfatı açığa çıkmadığı tecellinin olmadığı makamdır. Gizli hazine hükmündedir.

Zatından Zatına tecellisi ile (Nefesi Rahman ile) Zatındaki özellikler İlmi Zatına yani hüviyetindeki isim ve sıfatlar bir öz olarak zuhura çıkar. Ancak isim ve sıfatlar bir program çevresinde birbirleriyle farklılaşmadan öz olarak açığa çıkar. Zatından Zatına özelliklerinin belirmesidir. “Kulhüveallahuahad” (İhlas/1) mertebesidir. Ahadiyeti cem mertebesidir. Öz olarak Zatını açması ise vahidiyet mertebesidir. Vahdaniyetinin belirmesidir. Tüm özelliklerin isim ve sıfatların BİRLİK içinde olmasıdır.

Uluhiyeti Zat mertebesinde ise isim ve sıfatlar birbirinden ayrılır. Her isim zıtta olsa Kendi hakikatleri üzerinde açığa çıkar. Her isim ve sıfat farklılaştığı için tek Zatta isim ve sıfatları açısından bir çoğalma olur. Tek program, alt programlar çerçevesinde çoğalır. Allah ismi altında isimler toplanır. Bu ise uluhiyetin isim ve sıfatlarla çoğalması olup, isim ve sıfatlar Zata muhtaç konumuna gelmişlerdir. Samediyeti Zat mertebesidir. “Allahussamed” (İhlas/2) açılımıdır. Ahadiyeti kesret mertebesidir. Tek Zatın, isim ve sıfatlarla çoğalmasıdır. Allah ismi ile uluhiyetin ilanıdır.

Ahadiyet sırf Zattan ibarettir. Bu mertebede Hakk’a ve halka ait itibarlarda yoktur. Hiçbir şekilde mahluk için oraya yol yoktur. Çünkü bu hal görülmez. “Zulmet” aleminden “tecelli nurlarına” doğru Zatın ilk tenezzülüdür. Ahadiyette isimlerin ve sıfatların zuhuru yoktur. Kendi özündedir, sırf Zattan ibarettir.

Vahidiyet mertebesinde isimlerin ve sıfatların zuhuru vardır. Ancak bu zuhur Zat hükmü ile olur. Zattan ayrı hüküm oluşmadığından isim ve sıfatların zuhuru birbirinden ayrı değildir.

Uluhiyeti Zat mertebesinde isimlerin ve sıfatların zuhuru vardır ve alemde her şeyin hakkını tek tek vermek üzere zuhuru olur. Her mevcud isim ve sıfatlardan hakkını ayrı ayrı alır. Bu farkları çoğaltır kesrete yol açar. Allah ismi ise isim ve sıfatlarının çokluğu uluhiyetine bağlanır. Vahidiyet ve Uluhiyet Zatın iki farklı itibarıdır. Vahidiyet tüm alemleri Zatında bütünlerken, uluhiyet alemlerdeki her mevcuda (varlığa) gerçek yüzleri ve hüviyetleri ile kendi mertebesinde korur. Her mevcuda ihtiyaç duyduğu ilahi isim ve sıfattan hakkını vererek o mevcudu kendi mertebesinde hak olarak tutar. Bütün bu mertebeleri bir arada tutan ise Nefesi Rahmani olup Zatın aynıdır. Her mevcudun nefesi Rahmaniden hissesi, uluhiyet gereği nefsi mertebesidir. Her nefis uluhiyet mertebesinden hissesini talep ederek, kendi mertebesinden hakkını alır ve uluhiyette onu o mertebede tutar. Talep ettiği istihkaklarını o mevcuda verir. Her mevcudun nefsi de kendi mertebesinde “nefesi rahmani” ile korunmuş olur.

Uluhiyet karşılıklı zıdları özünde toplar. Evveli-ahiri; halkı-Hakk’ı; varlığı-yokluğu toplar. Ama her isimde hakkını alır. Nafi ismi hakkı ile yerini bulurken Müntekim imside zıt olsada gerçek hüviyeti ile açığa çıkar. Her mevcud ilahi isim ve sıfatların açığa çıktığı bir tecelligah, bir mazhar olur. İnsanda bu çokluğun (kesret) içinde yaşadığından, insana ilk emredilen Hakk’ın Allah ismi ile uluhiyetinin anlaşılmasıdır. Yani “lâ ilahe illallah” tevhidine ulaşması insandan istenendir. Buradan diğer mertebelere yol bulunur. Kesretten vahdete yol alınarak uluhiyeti Zatın idrak edilmesi murad edilmektedir. Uluhiyet idrak edildiğinde ise vahidiyeti Zat ve Ahadiyeti Zatı idrakte kolaylaşacaktır. Bu mertebeleri akla yaklaştırmak için şu örnekle teşbihte bulunabiliriz:

Açılmamış bilgisayar “Ahadiyeti Zatı” temsil eder. Güç düğmesi (pover) ile Nefesi Rahman tecellisi bilgisayarın her mertebesine ulaşır. Bilgisayarda ilk Windows programının açılışı “Vahidiyeti Zat” mertebesidir. Henüz öz halindedir. Alt programlar ayrışmamıştır. Örneğin Word, Excell, Powerpoint programları Windows’un içindedir. “Uluhiyeti Zat” mertebesinde ise bu programlar gerçek yüzleri ile kendi özellikleri ile açığa çıkar. Ana programdan hisselerini alırlar. Her açılan özellik ilahi isim ve sıfatın bir açılımı olduğundan bilgisayarda açığa çıkan her şey uluhiyeti Zattan payını ve istihkakını talep eder ve Zatta ona istihkakını verir. İşte bilgisayarda oluşan bu çokluklardan (kesret), vahdet’le (birliğe) ulaşmak yani hepsinde “Windows ana programını” görebilmek “kesrette vahdeti” görmek Zata ulaşmaktır. “Windows” tekliğinde vahdetinde, çokluğu bilmek ise “vahdette kesreti” görmek vahdet ile kesretin Zatın iki izafi itibarı olduğunu idrak etmektir. İlahiyeti Zat ise (lâ ilahe illallah işte Ben O’yum) ancak böyle bir idrak ile anlaşılabilir. Her an, her yerde, her halde TEK İLAH’ın her şeye hakim olduğu bilinciyle yaşamak ancak Hakk’ın bu mertebeleri tevhid edilerek mümkündür. İnsandan istenen tevhid özetle budur. Hakiki amaç ise “tevhid”i tüm mertebelerde yaşamda hale çevirmektir. Bunun yolu ise “ana program” olan “Kur’an ve Sünneti Muhammedi” yoluyla mümkündür. Uluhiyeti Zat mertebesinde Hak hem Zatını hem isim ve sıfatlarını hem de zuhurlarını ve eserlerini bir arada bilir ve tasarruf eder.

Rahmaniyet mertebesi ise uluhiyetin kontrolü altında olup isim ve sıfatların gerçek yüz ve hüviyetleri ile açığa çıkmasından ibarettir. Kur’an ve Allah ismi “Cemi esma ve sıfatı cami Zat” olarak tanımlanır. Yani tüm ilahi isim ve sıfatları bünyesinde taşır. Rahman, ismi Allah isminin içindeki ve Kur’andaki tüm isim ve sıfatları şehadet aleminde zuhura çıkaran mertebedir. Bu nedenle ayetlerde; “Rahman. Kur’anı talim etti. İnsanı halketti, Ona beyanı öğretti” (Rahman/1-4) buyurmuştur. “Rahim” esması ile de tüm ilahi isim ve sıfatlar fiil mertebesinde zuhur eder. Bu nedenle “Bismillahirrahmanirrahim” tüm taayyün ve tecelli mertebeleri bünyesinde bulunduran ve açıklayan Allah kelamıdır. Mutlak Tevhidin özüdür, özetidir ve sırrıdır. İnsanda bu sırrı idrak edebilecek alemlerdeki tek varlıktır. “İnsan benim sırrım, Ben insanın sırrıyım” buyuran Allah, tüm mertebeleri insanın hakikatinde taşıdığını beyan etmektedir. İnsanın gönlündeki nokta-i süveyda, Besmelenin altındaki noktaya ayna olmuş, birbirlerini gözeten “İNSAN” zuhuruyla YASİN (يس) de ye (ي) harfiyle açığa çıkmıştır.



önceki sayfa               sonraki sayfa
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam128
Toplam Ziyaret835709
Hava Durumu
Saat
Takvim