Üyelik Girişi
Site Haritası
Önerilen Siteler

C.D.51. Tevhid Gözüyle İslami Cumhuriyet İdraki



TEVHİD GÖZÜYLE İSLAMİ CUMHURİYET İDRAKİ



Cumhuriyet, devletin, halkın temsilcileri aracılığı ile ve halkın yönetime eşit haklarla katılma hakkıyla yönetilme biçimidir. Devlet milletin hizmetindedir. Efendimiz “Kavmin Efendisi ona hizmet edendir” buyurmuştur. Bu anlayışla “Halka HAKK’ça hizmet HAKK’a hizmettir”. Zira halk (halkedilen herşey-mahluk) Hakk’ın zahiridir. Hakk hüviyetini ayette şöyle zikretmiştir. “Hüvel evveli, vel ahiri, vez zahiri, vel batın” (Hadid/3) (O ilahi hüviyetiyle evveldir, ahirdir, zahirdir, batındır). Ehlullah Hakk-Halk ilişkisini şu cümlede özetlemiştir. “İlahi Zat nefsini latif kıldı HAKK dedi; nefsini kesif kıldı HALK dedi”.

Halk, Hakk’ın zahiri olup farklı mertebelerden ve düzeylerden Hakk’ın görünmesidir. Halkedilenlerin içinde de insan “KERİM” kılınmıştır. Kutsi Hadislerde bu hakikat: “Ey insanoğlu! Seni kendim için, alemleride senin için yarattım” ve “Ben insanın sırrıyım, insanda benim sırrımdır” buyurulmuştur.

İlahi Zat Vahdette iken, isim ve sıfatları ile çoğalarak KESRET hükmüyle HALK olarak değişik mertebelerden zuhura çıkmıştır. İnsan, insan mertebesinde; hayvan, hayvan mertebesinde, bitki kendi mertebesinde Hakk’tan aldığı isim ve sıfat oranında Hakk’ın temsili ve tafsili olmuşlardır. Kuran “cemi esma ve sıfatı Cami Zat” olduğundan alemlerdeki her mevcud (insan dahil) fiili Kuran, temsili Kuran ve tafsili Kuran’dır. Tabi her mevcud kendi mertebesinden. Mevcud (halkedilen mahluk) Hakk’ın o mertebeden zuhurudur. Her mevcuda hakkını vermek ve her mevcudun hakkına riayet etmek cumhuriyettir ve her mevcudun hakkını korumak demokrasidir. Zira özetle Hakk halkta müşahede edilir. Her mertebenin hakkını yerli yerince korumak ise ilahi hukuk olan Şeriat-ı Muhammedi ile mümkündür. Cumhuriyet ve demokrasi birey-birey; birey-toplum, birey-devlet, devlet-millet ilişkilerini zamanın hukukuna uygun bir şekilde HADİ ve ADL hükümleriyle yönetme biçimidir.

Demokratik Cumhuriyet her mevcudun hakkını koruyan ve haklıya hakkını veren ve haksıza haddini bildiren sistemdir. Halk, Hakk’ın zuhurudur. Bunu efendimiz bizlere açmak için “Allah’ım bana eşyanın hakikatini göster” buyurarak işaret etmiştir. Konunun tevhid ile daha iyi anlaşılması için yukarıda verilen “tasavvufta vahdette kesret, kesrette vahdet” ve “Eşyanın hakikati” makalelerinin idrak edilmesi gerekmektedir. Yukarıda belirtildiği gibi İNSAN alemin gözbebeğidir. Alem İNSAN için yaratılmıştır. Ne var alemde o var Adem’de buyurularak alemin her mevcudunun insan için halkedildiği ve insanın emrine amade kılındığı vurgulanmıştır. İşte alem-insan-Kuran ilişkisi ile eşyanın hakikatine ulaşmak için İLİM temel faktördür. İLİM ise HAYAT ile birlikte bütün ilahi isim ve sıfatların kaynağıdır. Bu nedenle Atatürk “Hayatta en hakiki mürşid İLİMdir” buyurmuştur. Zira Hakk, hayy ve kayyum olarak hem Zatı, hem ilmi ile her şeyi ihata etmiştir.

Bu nedenle Demokratik Cumhuriyetin temeli İLİMdir. İlim, Zatın aynıdır. Hakk insanda ve alemde ilmini zuhura çıkarmış ve buna “Sünnetullah” ve “sünneti Resulullah” demiştir. Hakk’ın kudreti iradesine, iradesi ilmine, ilmide maluma tabidir. MALUM, zuhurdaki sünnetullahtır. Bu konudaki ayrıntılı bilgi “ilim maluma tabidir” makalesinde anlatılmıştır. İlahi HUKUK-Şeriat-ı Muhammedi Sünnetullah’tır. YANİ İLAHİ ilimdir. Sünnetullah hem fizik, biyoloji, kimya, matematik gibi pozitif ilimleri hemde batıni nefsi-ruhani ilimleri kapsar. Bunların herbirinin Allah’ın ilimlerinden ayrı görmek şaşılık, biri iki görmektir. Tevhidin zıddı olup gizli şirktir. Hakk’ın hem zahir, hem batın, hem evvel, hem ahir ilmini BİR ve TEK bilmek TEVHİD’dir. Ayette “O ilahi hüviyetiyle (HÜVE) her şeyi bilicidir” (Hadid/3) ve “O her şeyi ilmiyle kuşatmıştır” (Nisa/126) buyurarak bu hakikati bize açmıştır. Atatürk “Cumhuriyet fazilettir” derken bu sırrı açmıştır. Bu sözle ayrıca “fazilet” kelimesiyle DEMOKRATİK “AHLAK” işaret edilmiştir. Demokratik islami Ahlak ayrı bir makale olarak sunulmuştur. Cumhuriyet, her insanda bir fazilet olduğunu varsayan rejimdir. İnsanın hakikatini “TEK NEFİS”ten ve “NEFSİ MUHAMMEDİ”den halk edildiğini idrak etmekle İslami cumhuriyet anlam kazanmaktadır. İNSANIN HAKİKATİ YUKARIDA BİRÇOK “NEFS” makalesinde açıklanmıştır. “Nefsine Arif olan Rabbine arif olur” hadisi ancak İNSAN MERKEZLİ DEMOKRATİK CUMHURİYET ile anlam kazanabilir. Zira Halik “İnsanı yeryüzüne halife kılmıştır”. Bu sırrı Kuran da açıklamış ve bu sırrın kaynağını da “Biz Ademe bütün isimleri öğrettik” (Bakara/31) diyerek HALİFE İNSAN’a tüm isim ve sıfatları kullanma ve zuhura çıkarma (tahakkuk) yetkisini verdiğini açıklamıştır. Halifelik şartları ayrı makalede verilmiştir. Zira sureten her insan bu vasfa sahip değildir. Potansiyel-batınen bu hak kendinde mevcuttur ancak bunun bilfiil-kinetik hale geçebilmesi için halife insanın nefs tezkiyesini gerçekleştirmiş olması gerekmektedir.

Cehalet karanlığından ilim nuruna (zulmetten nura irfan yolculuğu) yolculuk nefs tezkiyesidir. İLİM temellidir. Ayette “nefsini tezkiye eden kurtulmuş, nefsini zulmette bırakan ziyana uğramıştır” (Şems/9-10) buyurulmuştur. Ayrıca Kudsi Hadis’te “Adem’i kendi suretimde halkettim” (Halakal Ademe ala suretiHİ)  ve “Adem’i Rahman suretinde halkettim” buyurarak insana verilen değere işaret edilmiştir. Adem safiyullahtan kasıt, nefsi safiye olan tezkiye olmuş insandır. Bu vasfa kadında-erkekte ulaşabilir. Zira Hakikati insaniye olarak eş olarak halkedilmişlerdir. “Nefsin vahidetin” makalesinde bu konu ayrıntılı olarak işlenmiştir. Bu halife insanı zahiren tanımak mümkün olmadığından ve tanımak için “İRFAN-İLİM” gerektiğinden İNSAN MERKEZLİ CUMHURİYET VE DEMOKRASİ temeldir. Efendimizin âmâ ile olan hikayesi bu temel özelliği anlatır (Abese suresi). Her insanın potansiyel olarak (batınen) Hakk olduğunu ve Hakk’ın nurunu taşıdığını bilmek ile bu hakikat yaşanabilir. “Her gördüğünü Hızır bil” anlayışı da işte bu sırrın kültürümüze yansımasıdır. İnsanı oluşturan Nefsin hakikati (batınen) tek bir hakikat iken, nefs taşıdığı ahlak ve vasıflarla Kuran’da 7 mertebede tafsil edilmiştir. Cumhuriyetin fazileti (erdem-ahlak)olabilmesi için emmare-levvame mertebelerindeki kişilerin; ki bunlar sureten insan sireten hayvani-şeytani vasıflar taşırlar; eğitilmesi ve mutmainne mertebesine ulaştırılmaları gerekir. Bunun yegane yolu ise İLİM-İRFAN’dır. Hem zahiri hem barını ilim birlikte. Bireysel ve toplumsal nefs tezkiyesi devletin bekası için olmazsa olmazdır. Bunun temelide İNSANİ EĞİTİM’dir. Fikri HÜR, VİCDANI HÜR, İRFANI HÜR nesiller yetiştirecek “sorgulayıcı” ve “analiz-sentez yapabilecek kabiliyette” ve “sorumluluk bilincinde” HÜR KAMİL İNSAN yetiştirmek demokratik cumhuriyetin temelidir. “İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN” hakikatindeki İNSAN işte bu HÜR KAMİL İNSAN’dır.

Tevhidin diğer bir yüzü FERDİYETİ ZAT makamıdır. FERD ismi Efendimize ve O’nun gerçek varisleri olan SIRR-I HİLAFET sahiplerine mahsustur. Ferdiyet üçlü sistemdir. Ferdiyette ZAT, İRADE KELAM ÜÇÜ BİR ARADADIR. Bu nedenle ilk tek sayı üç’tür. Cumhuriyet ile olan ilişkisine gelince: Efendimiz hadiste: “Üç kişi bir araya geldiğinizde birinizi imam (önder) seçin” buyurmuştur. ÜÇ FERDİYET, BİR VİTRİYETTİR. Bu demokratik cumhuriyetlerin İSLAMİ VASIF kazanabilmesi için üçte iki çoğunluğun gerekli olduğunu ifade etmektedir (%66-67). En küçük tek sayı verilerek cumhuriyetin sağlıklı işleyebilmesi için TABANDAN TAVANA bir işleyişinde önü açılmıştır. Halkın cumhuriyet içindeki her kurumunda seçimin tabandan-tavana ve üçte iki çoğunlukla olmsı gerektiğini işaret etmektedir. Bir örnek verilecek olursa bir ilin siyasi parti temsilcileri, üye-delegelerin seçimi ve üçte iki çoğunlukla gerçekleşmesi gerekir.

Tabandan tavana “KATILIMCI DEMOKRATİK CUMHURİYET” faziletli-erdemli-ahlaklı insanları TAVANA taşıyarak ve o kişi ve kişileri ÖNDER-REHBER kılacaktır. Bu tavandan tabana emredici bir baskıcı iradeyide kendiliğinden (OTORİTER REJİMLERİ) ortadan kaldıracaktır. Taban (Halk-Hakk’ın zuhuru) tavanı denetleyecektir. Gerektiğinde değiştirebilecek-uyarabilecek, hür iradesi ile fikri-vicdanı-irfani ilim ile diğer kişilerin ve yetekli kişilerin önü açılabilecektir. Üçte iki çoğunluk ile alınan kararlar ile tabandan tavana olan haraketle hem insan odaklı demokrasi hem “katılımcı demokrasi” hem “uzlaşıcı demokrasi” gelişecektir. Cumhuriyeti fazilet rejimi kılan, halkta Hakk’ın güzel isimlerinin zuhurudur. Uluhiyetin halkta HADİ ve ADL üzere zuhurudur. “Adalet mülkün temelidir” ve “Mülk Vahid ve Kahhar olan Allah’ındır” . işte her ismin halkta KAMİL manada zuhuru ancak ADALET ile mümkündür. Zira adalet her ilahi ismin İTİDAL ile zuhurudur. Bu ise Demokratik Ahlaktır. Ayrı bir makalede belirtilmiştir.

Demokratik Cumhuriyetin FERDİYET-İ ZAT ile ilişkisi ise şöyledir. Ferdiyet; DERS ismi ile Efendimiz Muhammed (SAV); temsil eder. Ferdiyyette üç ana unsur vardır: ZAT, İRADE, KELAM (KÜN EMRİ). HAKKIN ZATI İLMİDİR. Demokratik Cumhuriyette İLMİ ZAT mertebesini ANAYASA temsil eder. İRADE ise MİLLET MECLİSİ (YASAMA) olup, iradesini HİDAYET ve ADALET ile KURAN’da belirttiğinden Demokratik Cumhuriyette İRADE (YASAMA, YARGI, DENETİM MECLİSİ) temsil edilir. İradenin faaliyeti KELAM (KÜN=OL) ile devreye girer ki bu da Demokratik Cumhuriyet’te YÜRÜTME faaliyetidir. Hakk’ın Kudreti (Devletin Gücü), İRADESİNE (Yasam-YARGI-DENETİM), İRADESİ İLMİNE (ANAYASA), İLİMDE MALUMA (Yürütme faaliyetine) tabidir. Yürütme “Hak-Hukuk-Adalet” üzere olursa, RAHMET tecelli eder. Yürütme “zulüm” üzere olursa Hakk o topluma “GAZAP” ile tecelli eder. Bu nedenle YÜRÜTME ve DEVLETİN KURUMLARININ ANAYASA’ya uygunluğunun denetlenmesi (ANAYASA MAHKEMESİ-Uluslararası HUKUK) Devletin gücü ve BEKASI için olmazsa olmazdır.




önceki sayfa               sonraki sayfa

içindekiler






Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam71
Toplam Ziyaret840116
Hava Durumu
Saat
Takvim