Üyelik Girişi
Site Haritası
Önerilen Siteler

T.İ. 54. Zahir-Halk-Kesret ve Batın-Hakk-Vahdet İlişkisi



ZAHİR-HALK-KESRET VE BATIN-HAKK-VAHDET İLİŞKİSİ



Allah ayeti kerimede “Hüvel evveli, vel ahiri vez zahiri vel batın” (Hadid/ 3) “O (ilahi hüviyetiyle evveldir, ahirdir, zahirdir, batındır” buyuruyor. Zahir, batın, evvel ve ahir O’nun dört izafi ve itibari yönüdür. İlahi hüviyeti ve Zati Nefsi itibariyle tek vücuddur. Zahir ve batın ile evvel ve ahir “tek vücudun (varlığın) itibarları ve vechleridir. Halk dediğimiz şeyler, Hakk’ın Zati şuunatının isimlerinin zuhura çıkması olduğundan Hakk, bunların hepsinden zahirdir. Görünen halk Hakk’ın zahiridir. Her şey (mevcud) Mutlak Vücud’un “kayıtlanmış” taayyün ile “sınırlanmış” suretlerinden ibarettir. Halk isim ve sıfatların zuhuru olduğundan ve isimler ve sıfatlar sonsuz olduğundan halk zahirdir.  ve “kesret” vasfını oluşturur. Zahir ve batın bütünlüğü ile Hakk vahdeti oluşturur. Bu bütünlük ise “VAHDET”tir. Zira isim ve sıfatlar Zat’tan (Hakk) ayrı değil, O’nun “ayn’ı ve vecheleridir. İsim ve sıfatlar Zatının zahiri olup, mevcudların suretlerinin batını olup, alemlerdeki kesretin sebebi olmaktadır. Zat ise hepsinin kaynağı ve sahib olup Hakk, Mutlak Vahdeti oluşturur.

Mevcudlar, Mutlak Vücud’un taayyün kisvesine bürünerek “kaytılanmış” ve “sınırlanmış” suretlerdir. Taayyün suretlerinin çokluğu (kesret) zahir isminin temsili ve tafsili olup, Hakk’ın zahiri halktır. Hem zahir hem batın olanda Hakk’tır. Müstakil vücud ve bu izafi vücud hep Hakk’ın vücudundan ibaret olunca, halk dediğimiz müteayyin (taayyün suretleri) ve kayıtlanmış suretlerin zihinde mefhum oluşu itibariyle zahir olan dahi Hakk olmuş olur. O hem nefsinde hem afakta olandır. Hakk her fehimde zahir olduğu gibi, her bir fehimden batın olan dahi yine Hakk’tır. Alem Hakk’ın suretidir ve hüviyetidir ve alem Hakk’ın zahir ismiyle suretlenmesidir. Hakk’ın Zahir ile kayıtlanması ve taayyünü itibariyle sureti ve hüviyetidir. (Hüvez Zahiri). Bilinmelidir ki esma Zat-ı Hakk’ın şuunudur ve şuun-ı Hakk ise O’nun Zatının aynıdır. Zahir dahi O’nun ismidir ve Zahir ismi alemin zuhurunu gerektirir. Zira her isim bir mazhar olmayınca zahir olmaz. Böylece Hakk alemin aynı olması itibariyle, alem Hakk’ın sureti ve hüviyetidir. Evvel ve Ahir böyledir. Hakk zahirin  ve batının hüviyeti olunca, batınıyetin zahiriyete nisbeti suretin müdebbiri olan ruhun surete nisbeti gibidir.

Her mevtinde zahir olan suretlerin batınları vardır. Ve her mevtında zahir ve batın olan Hakk’tır. Mesela, ilm-i Hakk’ta zahir olan ayan-ı sabitenin batını esma, ve alemi ervahda zahir olan suretin batını ayan-ı sabite ve alem-i misalde zahir olan suretlerin batını ervah ve şehadet aleminde zahir olan suretlerin batını misal aleminin suretleridir. Batından zahire, zahirden batına yolculuk söz konusudur. Hakk hepimizin batınıdır. Hakk esmalarıyla ezelen ve ebeden tecelli eder durur. Hakk’ın Halk ve kesret yüzüne bakan O’nu teşbih eder. Zahir-halk-kesret itibariyle teşbih edilir. Batın-Hakk-Vahdet itibariyle ise tenzih edilir. Tenzih ve teşbihin cemi ise tevhiddir. Yani Hakk’ı zahir ve batın olarak BİR ve TEK HÜVİYET (VÜCUD-NEFS) olarak bilmektir. Bu ise Mutlak Tevhiddir. Halk-zahir yüzüne bakan teşbihle beraber tenzih ederek, batın-Hakk yüzüne bakarak tenzihle beraber teşbih ederek O’nu tevhid eder. Zira “O, zahirdir ve batındır”. Zahir ve batın olarak nitelendirilmesi ile tevhid hakikatine ve hüviyet tevhidine ulaşılabilir. O’nun hüviyeti ise Zatı Nefsidir. Bizlerin nefislerimiz ise O’nun nefsinin suretleridir.  Bu nedenle Efendimiz Hakk’ın marifetini, nefsin marifetine bağlamıştır. Nefsini bile Rabbini bilir. Rabbini bilmek için evvela kendi nefsini bilmek gereklidir. Sen zahir-batın-evvel-ahir olarak nefsinde O’nu bulduğunda hem nefsinde hem alemin nefislerinde O’nu tevhid etmiş olursun. Tek nefs hüviyetinde değişik mertebeleri ve O’nun uluhiyetini seyretmiş olursun. Zira O NEFSİ hüviyetinde Uluhiyetini sergilemektedir. Bu müşahedenin gerçekleşmesi için kendi nefsinden vererek insanı kerim kılmıştır. Eğer Hakk’ı yalnız tenzih edecek olursan, O’nu kayıtlamış olursun. Batına hapsedersin. Halbuki O aynı zamanda Zahirdir. Sadece teşbih edersen O’nu suretlerle kayıtlarsın. Batını ihmal etmiş olursun. Hem tenzih hem teşbih etmişsen, ilahi marifette imam ve seyyid olup, O’nu tevhid etmiş olursun. Hz. Muhammed’in kamil irfan yolu da budur. Tenzih ve teşbihi cem edip tevhid eden “Muhammedi” vasfını kazanan ariflerdir. Sadece zahirde-halkda kalan O’nu sadece teşbih edendir. O’nu ötelere atan kendinden ve alemlerden ayrı tutan sadece tenzih etmiş olur. Teşbih eden sadece Zahir hükmüyle hakk’ı bilendir. Sadece tenzih eden O’nu batın ile kayıtlayan ve sınırlayandır.

Halbuki Hakk, hem zahir hem batındır. Hakk’ı bu şekilde bilen O’nu tenzihle teşbih, teşbihle tenzih etmiş olur. Böylece tevhid ehli olunur. Ehlulllah’ın buyurduğu gibi “Allah, nefsini latif kıldı Hakk dedi, kesif kıldı halk dedi”. O tek vücudun farklı itibarları olup Mutlak Tevhid’e ulaşanlar şu cümleyi aynel ve hakkel yaşayanlardır.

“Allah, TEK VÜCUD (NEFS) HÜVİYETİNDE, NEFSİ HÜVİYETİYLE alemlerin her zerresinde, Zatıyla kaim, ve batın, Vücuduyla mevcud, sıfatlarıyla muhit ve tecelli, esmalarıyla malum ve tecelli, kudretiyle fail, fiiliyle zahir, eserleriyle meşhud, batını ile sır olarak ULUHİYETİN’i, ve her bir birimsel neftse RUBUBİYETİNİ sergilemektedir. VÜCUD TEK VE BİR, olup Mertebeleri  ve düzeyleri çoktur. Mertebeler ve düzeyler arası ilahi hukuku sağlayan ise şeriat-ı Muhammedidir.SÜNNETULLAH denilen AMA-YASA dır. Tevhid ehli ilahi hukuka ve mertebelere riayet ederek ABDUHU olan arifibillahlardır.




önceki sayfa               sonraki sayfa

içindekiler
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam171
Toplam Ziyaret836052
Hava Durumu
Saat
Takvim