BAYRAM NAMAZI
Bayram namazı, diğer namazlar ve cemaatle kılınması yönüyle Cuma namazının tüm özelliklerini kapsar. Bayram namazı “tekbirleri” ile diğer namazlardan ayrılır. Tekbir ile ilgili bilgi verildi. Teşrik tekbirleri, kulun hem tenzih hem teşbih mertebesinde Hakkı “müşahede ile tevhid” ettiğinin Hakk’ça ifadesidir. Tekbirli bayram namazı, Allah’In mutlak birliğinin ve tevhidi zahiren ve batınen açıkça ilan etmektir. Tenzihi, teşbihi ve tevhidi yani İslam’ın ilan edilmesidir. Ramazan bayram namazı, orucun arkasından bu ilahi birliği ilan etmektedir. “Oruçlunun iki sevinci vardır. Biri iftar ettiğinde, ikincisi de Rabbini müşahede ettiğindeki sevincidir” buyurulmuştur. İnsan ramazan orucunu tutmuş ve iftar sevincini yaşamıştır. Bayram namazında, namaz müşahede olduğundan, “Allah ile” oturma, olma yönüyle bayram namazıda “Rabbini müşahede” müjdesine ulaşmaktır. Teşrik tekbirleri ise bu müjdeye ulaşıldığının ilanıdır. “Mücahede eden müşahede bulur” buyurulmuş ve oruç, sabır, aydınlık ve nur olduğundan bayram namazında “Rabbini müşahede” etme yolunda büyük yol katetmiştir. Allah “oruç benim içindir. Karşılığını Ben veririm” buyurarak, kulunu bayram namazında “müşahede” ile dünyadaki karşılığını vermiş olur. Ahiretteki karşılığını alacağınında müjdesidir. Oruç, nefisle cihad ve nefsi tezkiye olduğundan, nefste nur olan hakikatine ulaşıp, namazıda “göz nuru” olma özelliğine kavuşmuştur.
Kurban bayramındaki namaz ise, Hacc ile ilgili olup, kabeyi görmek, Allah’ın Zatını, uluhiyetini ve Rububiyetini müşahededir. Hacc’ın en önemli vasfı ve müjdesi, tek olan kabenin müşahedesinin temsilinde, Rabbini bu alemde müşahede edileceğinin müjdesidir. İşte kurban bayramı namazında kul, bu müşahedeye ulaştığını teşrik tekbirleri ile ilan eder. Bu ilan ediş O’nun tekliğini, birliğini, Ahadiyetini, uluhiyetini, Samediyeti ve Rububiyetini ilan ediştir. Ki bu ise İslam’ın özü ve hakikati nihai hedefidir.
Kul tüm ibadetleri ile nefsini tezkiye etmiş, nefs cihadı ile nefsini bilmiş, nefsini kendinin bilinmesi için kula bir emanet olduğunu idrak etmiştir. Cemaatle kılınan bayram namazlarında diğer kullarınında “tek bir nefisten” halk edildiğinin şuuruna vararak, tüm nefislerin Allah’ın uluhiyetinin tasarrufunda olduğunu idrak ederek, nefsini sahibine teslim ederek “Müslüman olmuş” olur. Nefsini Hakka teslim ettiğinin nişanesi olarak “kurban” keser. Bu teslim ediş namazda müşahede ile taçlanır ve İslamın temsili olan “Eşhedü en lâ ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve resuluhu” tevhidini müşahedeli olarak fiilen yaşamış olur. “Nefsini bilen Rabbını bilir” hadisini hayatına ibadetlerle adapte etmiş olur.
Cuma ve Bayram namazları, Hakk’la Hakk’ta olmak “genel varlık (vücud) tecellisi” olan nefesi rahmanı idrak etmek için emredilmiştir. Nefesi Rahman ile “Kün” emri verilerek, her varlığın ilmi hakikati (ayan-ı sabite) varlık sahnesinde yerini almıştır. Peygamber Efendimizin nefsi natıkası (Nefs-i Muhammedi) tüm ilahi hakikatleri içine alan “hakikat-i Muhammedi”dir. “Sen olmasaydın alemleri halk etmezdim” hitabını Nefs-i Muhammedi kanalıyla bu namazlarla idrak etmek daha kolaydır. Cemaatle olan namazlardır. Cemaatle olan her bireyin Allah katında “ilmi hakikati” vardır. İşte bu “ilmi hakikatlere” Kün emrini veren Nefesi Rahman kanalıyla Allah’tır. Cemaate imam olan ise gerçekte Allah’tır. Ayna olan Hz. Muhammed (sav) Allah’ın vekili olarak hakiki imamdır. Hz. Resul (sav) “Allah” ve “Rahman” isimleri ile imamlık yapmaktadır. Allah ismi tüm “ilmi hakikat programlarına” yani her bireye nefesi rahman ile haklarını bu namazlarda vermektedir. Cemaatle kılınan her namaz bu hükümleri taşır. Bu idrake insanı yaklaştırır. Cuma ve bayram namazlarında cemaat daha çok olduğundan “rahmette” genişlemektedir.