Üyelik Girişi
Site Haritası
Önerilen Siteler

E.H. 85. Zül Celali vel İkram İsmi ve Yaşantısı



ZÜL CELALİ VEL İKRAM İSMİ VE YAŞANTISI



Ululuk ve ikram sahibi. Cenab--ı Hak buyuruyor. "Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zâtı bâki kalacak." (Rahman/27), "Büyüklük ve ikram sahibi Rabbinin adı yücelerden yücedir." (Rahman/78), Resulullah buyuruyor: "Yâ Ze'l-celâli ve'l-ikram'ı sıkça tekrarlayın"

Bütün azamet ve ikramlar Allah'a aittir. Bütün iyilik ve ikramlar O'ndan kaynaklanır. O'nun genelde insanlara, özelde dostlarına ikramının sınırı yoktur.Zü'l-Celal, azametin gerçekliğini idrak eden demektir. Zü'l-İkram ise, bulutsuz bir öğle vakti güneşin görülmesi gibi, kulların kendisini müşahede edecek şekilde onlara zuhur etmesidir.

İkram, nimet verenin değer verdiği, sevgi ve saygı  gösterdiği kimselere nimet verdiğinde kullanılır. Örneğin; velilere verdiği keramet nimetlerini ifade etmek için "ekremehu" (ona ikramda bulundu) denilir. Allah, başkalarına ikram etmediği nimetleri kendilerine ikram ederek onları onurlandırmış, değer vermiş ve üstün makamlarla onları ödüllendirmiştir.Allah, kullarına bu dünyada ikramda bulunabileceği gibi onu, ahirete de erteleyebilir. Allah, nimetini hak edene de etmeyene de verir. Ancak ikramı, hak etmeyenden başkasına vermez. Ahirette nimetini hak etmeyenlere vermediği gibi.

Dünyada insanın hoşuna gidecek sayısız nimet vardır. Allah kullarının hoşnut olacağı çeşitli detaylarla dünyayı süslemiştir. Ancak elbette Allah'ın sonsuz kerem ve ihsanını asıl olarak göstereceği yer cennettir. Kuran'da tasvir edilen cennet, O'nun sonsuz ikramını gözler önüne sermektedir. Cennetin Kuran'da anlatılan en belirgin özelliklerinden biri 'nefislerin arzuladığı herşeyin' verilmiş olmasıdır.

  • Cennetin altından ırmaklar akar,
  • Yemişleri ve gölgelikleri süreklidir,
  • Ne sıcak ne soğuk, tam kararında bir gölgelik vardır.
  • Müminlere istek duyup-arzuladıkları meyvelerden ve etten bol bol  verilecektir.
  • Yüksek köşkler bina edilmiştir. Bu köşklerin altlarından ırmaklar akmaktadır.
  • Özenle işlenmiş mücevher tahtlar üzerinde oturur ve etraflarını 'bakıp seyrederler.
  • Yapılan ikram da son derece ihtişamlıdır.
  • Kendileri için hizmet eden civanlar çevrelerinde gümüşten billur kaplar ve kupalar dolaştırırlar
  • Müminlerin giyimleri de son derece göz alıcıdır.

Bir kul kendisini saygı duyulan ve önemsenen bir konuma getirmek için bu isme ihtiyaç duyar.

O, Zatı yüce olan ve mahlukatı kendisine tazim edendir. Zül Celal Allah’ın Zatıyla ululuğundan ibarettir. Zül İkram ise alemin O’na taziminden ibarettir. Bu durumda Zül Celali vel İkram azim ve muazzamdır. Bu isim kalpleri marifet-i ilahiyeden perdeleyen bir isimdir. Çünkü Allah Teala mahlukatın Kendi Zatına tazim edecek şekilde yaratmıştır. Bu yüzden mahlukatın ilahi celali müşahedesi azamet perdelerini delmeye güç yetiremez ve zillet ve zevallılık mertebesine döner. Allah Tealayı da tanıyamaz. Allah’ın “Allah’ın kadrini hakkıyla takdir edemediler” (Enam/91) sözü buna işarettir. Çünkü mahluklar O’nun isim ve sıfatlarını yüceltirler ancak künhü Zatını bilmezler. Mahluklar ne zaman O’nu yüceltseler, O’nu kendilerinde müşahede etseler bile O’ndan perdelenirler. Zira kendilerini O’nun dışında müstakil bir varlığa sahip kılmakla edepsizlik yaptıklarını bilmezler. Bu yüzden içine düşmekten sakınılan ayrılığa düşerlerde ilahi azametten kendi varlıkları ile perdelenirler. Bu perdelerden kurtulan arifibillahlar olup nefislerinin hakikatini ve Rablerini bilenler olup O’nun hüviyetini taşıdığını tevhid ilmiyle idrak edenlerdir. Gerçek tazimide bunlar yapabilirler. Nitekim Allah “Her nereye yönelirseniz Allah’ın vechi oradadır” (Bakara/115) buyurmaktadır. Hakk’ı bilenler bu irfana sahip olanlardır. Perdelerden kurtulanlarda bu hakikati müşahede eden arflerdir. Kamil arifler tevhid makamında toplanmışlar ve Allah’ı özel bir ahadiyetle mertebelerine ve velilerine keşf olunur. O’nun kadrini bilmede de bunlar mertebe mertebedir.

 

Yolculukta olur da, yazacak kimse bulamazsanız (borca karşılık) alınmış bir rehin de yeterlidir. Birbirinize bir emanet bırakırsanız, emanet bırakılan kimse emaneti sahibine versin ve (bu hususta) Rabbi olan Allah'tan korksun. Şahitliği bildiklerinizi gizlemeyin. Kim onu gizlerse, bilsin ki onun kalbi günahkârdır. Allah yapmakta olduklarınızı bilir.” (Bakara/283)

Kur’an-ı Azimü’ş-Şan’ın diğer kelamlara olan üstünlüğü Rahman Teala Hazretlerinin mahlukatına olan üstünlüğü gibidir. (H.Ş.)

Kadınlar hususunda Allah’tan korkunuz. Çünkü siz onları Allah’dan emanet olarak aldınız. (H.Ş.)

Üzerine güneş doğan günlerin hayırlısı Cuma günüdür. O gün Hz. Adem halkolunmuş, o gün cennete konulmuş ve yine o gün oradan çıkarılmıştır. (H.Ş.)



önceki sayfa               sonraki sayfa

içindekiler



Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi5
Bugün Toplam159
Toplam Ziyaret836040
Hava Durumu
Saat
Takvim