Üyelik Girişi
Site Haritası
Önerilen Siteler

E. H. 3. Rahman İsmi Ve Yaşantısı

RAHMAN İSMİ VE YAŞANTISI


Rahmet eden, bağışlayan, esirgeyen, bütün canlılara nimet veren. Cenab-ı Hak buyuruyor: “Senden önce gönderdiğimiz elçilerimizden sor: Biz, Rahmanın dışında tapılacak birtakım ilahlar kıldıkmı?" (Zuhruf/45).

Bu sıfat dünyada hem müminlere ve hem de kafirlere şamildir. Çünkü Allah dünyada mümine ve kafire rızık veriyor, hiç birisini ayırt etmiyor.Rızıkları, ihtiyaçları ve her türlü iyilikleri ihsan husunda rahmetini mahlukatından hiç esirgemeyen anlamında olan Rahman, Rahim isminden daha geniş kapsamlı bir mana ifade eder.

Rahmân, Yüce Allah'ın hem ismi hem de sıfatıdır. Bu isim, Allah lafzına bağlı olarak zikredildiğinde sıfat anlamındadır. Ancak Kur'an'da  bu şekilde değil, özel isim olarak kullanılmıştır. Bu isim sadece Allah'a has özel isimlerden olduğu için daha çok bir isme bağlı olarak değil; yalnız zikredilmesi hoş karşılanmıştır. Rahman'ın bu şekilde kullanılması O'nun Rahman sıfatına ters gelmez. Çünkü Allah ismi de uluhiyet sıfatına delalet ettiği halde hiç bir zaman başkasına ait bir sıfat olarak zikredilmemiştir.

Kur'an'ın ilk ayeti olan Besmeledeki Rahman ve Rahim sıfatları arasındaki fark, Allah teala, Dünyanın Rahmanı ve Ahiretin Rahimidir cümlesinde veciz bir şekilde dile getirilmektedir. Rahman vasfı gereği Cenab-ı Hakk, dünyada bütün canlılara, mümin-kafir ayırımı yapmaksızın bütün insanlara, şefkat ve merhametle davranmayı kendi nefsine farz kılmıştır.

Yüce Allah bir kudsi hadiste şöyle buyurur: "Rahmetim gazabımı geçmiştir."

Tenbih: Kul, önce Allah'ın gafil kullarına merhamet edip onları olanca güçleriyle onları Allah yoluna  vaaz ve nasihat etmek suretiyle çevirmeye çalışmalıdırlar. Bu konuda şiddet yolundan ziyade yumuşaklık ve şefkat yollarını tercih etmelidir. Asilere de merhamet gözü ile bakmalı, eziyet ve zulüm nazarı ile bakmamalıdır.

Müminin başlıca gayesi, insanlardan ortaya çıkan her mâsiyet sanki kendi nefsinden ortaya çıkıyormuş gibi, o masiyeti onlardan bertaraf etmeye olanca gücüyle çalışmalı ve bu suretle onları Allah'ın gazabına uğramaktan kurtarmak olmalıdır.

Rahman ismi, kendisi dışındaki varlıklardan herhangi biri tarafından mevcudiyeti kuşatılamayan Mutlak Vücudun (varlık) özel ismidir. Mutlak Varlık, kesrette zuhur eden Vahidiyyet mertebesinin hükmü gereği herhangi bir mertebenin, nispetin ve itibarın sınırlaması olmaksızın mevcudata yayılmış olan Varlığın Sahibinen ibarettir. Rahmetin kemali ancak Allah Tealaya aittir. Bu isim Hakk Teala’nın özelliklerinden biridir. Rahman ismi mertebe isimlerindendir. Bu isim kemale ait isim ve yüce mazharlara işaret eder. İsim ve sıfatların “gerçek hüviyetleriyle zuhur” mertebesidir. Rahamn ismi ancak Hakk’a ait kemal mertebesi ile zuhur eder ve Allah ismi ile de Zat mertebesindeki mutlak olarak bulunuşunda birleşir. Besmele böyledir. Rahman ismi herşeye sirayet eden varlığın sahibi olmasını ifade eder. Allah ismi başka herhangi bir sıfatla sınırlandırmaksızın mutlak olarak Zattan ibarettir. Rahman ve Allah isimleri mutlaklıkta cem olurlar. Zata Allah ismi verilmesi ve Zatın Varlığına da er-Rahman isminin veirlmesi ile e birbirlerinden ayrılırlar. Nitekim Allah Teala; “De ki; İster Allah diye çağırın, ister Rahman diye çağırın. Hangisiyle çağırırsanız en güzel isimler O’nun dur” (İsra/110) buyurmaktadır. Yani bu iki isimden her biri bütün esma-i hüsnayı cem eder. Bundan sonra ise Allah ismi geri kalan esma-i hüsnayı cem eder.

Allah ismi ile Rahman ismi arasındajki fark ise Allah Teala’nın “Rahman’ın kulları öyle kimselerdir ki, yeryüzünde mütevazi olarak yürürler, cahiller kendilerine laf atarsa “Selam” derler” (Furkan/63) sözünden öğrenilir. Rahman ismi sıfat ismidir. Hatta bütün isimler Allah Teala’ya ait sıfatların isimleridir. Bu sıfatlardan bir kısmı Zata ait sıfatlar, bir kısmı uluhiyete ait sıfatlar, bir kısmı da fiillere ait sıfatlardır. Allah ismi uluhiyete, Rahman ismi ise Rahmaniyete aittir. Çünkü O, Hu’dur. O’nun isimleri, sıfatları ve rahmet durumu bu Hu (Hüve) dadır. Çünkü O, isimlerine ve sıfatlarına etkilerini göstermekle rahmet etmiştir. Eşyaya olan rahmetide budur. Eşyanın hakikati üzerindeki rahmetide herşeyi kuşatmasıdır. Rahmani rahmet, rahmaniyet mertebesi cihetinden Hakk’a ve halka ait varlığın tamamını kuşatmasıdır. İsimler ve sıfatlar onunla zuhur ederler. Aynı zamanda mahlukatta onunla zuhur eder. Allah Teala’nın “Rahman Arş üzerine iştira etti” (Ta-Ha/5) sözünde Arş rububiyet arşı demektir. Bu arş ilahi isimler ve sıfatların hakikatleri ve gerçek hüviyetleridir. İştira ise zahir ve batın olma, öne çıkarma ve sona bırakma gibi bu hakikatlere ait yetkinliklerin gereklerini bunlara vermesidir. Çünkü iştira adalettir. Adalet ise her hak sahibine hakkını vermektir. Hz. Peygamber varlığın bütün mevcudata sari olmuş olmasından dolayı Rahmaniyet ile tahakkuk etmiştir. Çünkü Efendimiz alemin kökenidir. Allah’ın, kainatı O’nun Hakikatinden yaratmış olması bunun delilidir. Bu yüzden Efendimiz her canlıda hayatın yaılımış olması gibi bütün varlıklarda yayılmıştır. Çünkü O alemin ruhu ve nurudur. Hz. Peygamber’in (sav) rahmeti genel kuşatıcı rahmetidir. Nitekim Allah Teala O’nun hakkında “Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik” (Enbiya/107) buyurmuştur. Hz. Peygamberin Arş üzere yükselmesi O’nun Rahmaniyet ile tahakkuk etmesinden ibarettir. O’ndan veraset alan kamil insanlarda bu vasfa sahiptirler.

Rahman, hikmetin gerektirdiği tarzda ayanın kabiliyetlerine göre varlığı ve kemali her şeye yayan demektir. Rahim ise özel manevi kemali kullarından itaat ve ibadet edenlere verendir. Rahman muhtaç olanlara, Rahimise iftihar ehline özgüdür. Nefes-i Rahman ile Rahmaniyyet tüm mertebelere sirayet eder. Bu nedenle rahmet umumidir. Bu rahmet gereği Allah Teala şöyle buyurur: “De ki: Ey nefislerine zulmeen kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyiniz” (Zümer/53).

İnsan-ı kamiller ve müminler Efendimiz’den gelen ruh ve nurla bu rahmeti aleme yayarlar. Bu vasfa sahip olabilmek içinde nefs tezkiyesi şarttır. Bununla ilgili bilgi daha önce anlatıldı. Kişiler nefs tezkiyesi yoluyla “gönül arşı”nı Rahman isminin mazharı kılabilirler. Zira “müminin kalbi arşullah” tır.

“İnsanların hayırlısı insanlara faydalı olandır” hadisince hem insanlara hem bütün varlığa merhamet ile yaklaşmak her insanın birinci vazifesi olmalıdır ki, Rahman onda zuhura gelebilsin. Kudis hadiste belirtildiği gibi “Yerdekilere merhamet etmeyene, göktekilerde merhamet etmez”,

“Şüphesiz Allah’ın rahmeti iyilik yapanlara yakındır” (Araf/56).

Rahman kendilerinden zuhur eden insanlar alemlere rahmet ve aleme selamet kaynağı olurlar. Ayet ve hadilerin yaşanarak zuhura çıkarılması her isimde olduğu gibi Rahman ismi içinde geçerlidir. Nefs tezkiyesi bu nedenle zorunludur.

“Görmedin mi Allah güzel bir sözü nasıl misal getirdi? (Güzel bir söz), kökü sağlam, dalları göğe yükselen bir ağaç gibidir.” (İbrahim/24)

İçine düştüğü bir hatanın pişmalığıyla kıvranan bir insan diliyle istiğfar etmese de affolunur. (HŞ)

Yaptıklarınızı Allah için yapma hususunda teyakkuz halinde olun ve bilin ki, Allah halis olmayan ameli kabul etmez. (HŞ)

Allahım! Yaratılışımı güzel yaptığın gibi ahlakımı da güzelleştir! (HŞ)


önceki sayfa               sonraki sayfa

Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam131
Toplam Ziyaret842479
Hava Durumu
Saat
Takvim