Üyelik Girişi
Site Haritası
Önerilen Siteler

R. G. 40. Yirmidokuzuncu Tecelli: İrfan Mertebeleri

40. YİRMİDOKUZUNCU TECELLİ: İRFAN MERTEBELERİ

Ve daha buyurdu ki;

-      Ey Gavs-ı Azam… Zahidleri nefis yolunda; Arifleri Kalp yolunda; Vakıfları ruh yolunda kıldım. NEFS’i de HÜR olanlara mahal kıldım. O yüzden “Hürlerin kalpleri sırlar kabirleridir” demişlerdir.

Zahidler, nefs terbiyesi ve mücahedesi yolunda gayret gösterenlerdir. Nefsi emmare, levvame ve mülhimenin bir bölümünde hayvani ruh nefsi natıkaya baskındır. Bu nedenle kötü ahlak vasıfları ve nefsi heva ve hevesleri ön plandadır. Zahidler bu üç nefs mertebesinde nefsi hayvani vasıflardan kurtarmak için mücahede ve mücadele edenlerdir. Bu mertebe zahir şeriat mertebesidir. Bu mertebeler ancak Kur’an ve Sünnet’e riayet edilerek aşılabilir. “Şeriat sözlerimdir” ifadesinin yaşandığı mertebedir.

Nefsi mülhimenin ilham yönü ve mutmaine mertebesinde “irfan” gereklidir. Kalbe doğan meleki ilhamlar, Kur’an ve Sünnet ilimleri ile arifler bu yolda ilerler. Burası “tarikat” mertebesi olup fiillere ilmin katıldığı aşamadır. Hz. Rasul’ün (sav) “tarikat fiillerimdir” buyurduğu mertebedir.

“Vakıfları ruh yolunda kıldım” denilen mertebe nefsi raziye mertebesidir. İlahi isim ve sıfatların tecellilerinin nefste fark edildiği ve yaşandığı mertebedir. Zira “ruh sıfatların mazharıdır”, “isimlerde sıfatların zuhurundan ibarettir”. Nefste tecelli-i esma, tecelli-i sıfat mertebelerinin yaşandığı tevhid mertebeleridir. “Marifet tavırlarımdır” buyurdukları yaşantıdır. “Nefsinde HÜR olanlara mahal kıldım” buyurularak nefsi natıka hakikati vurgulanmaktadır. Nefsi natıka, Zati Nefsin idrak edildiği ve Zati tecellinin yaşandığı mertebedir. İlim direkt Zattan alınır. Bu nedenle bu mertebede “billahi” sırrı yaşanır. Yaşayanlara da “arifibillah” denir.

İlahi Zata ait ne kadar tecelli ve ilim varsa bu mertebede yaşanır. Nefs ve tecelliler Hakk’a ait olduğundan bu mertebedekiler “abduhu” sırrı ile Hürdürler. Nefsi natıkanın merkezi kalp olduğundan “Hürlerin kalpleri sırların kabirleridir” buyurmuşlardır. Efendimizin “hakikat sırlarımdır” buyurdukları mertebedir. Sır ehline verilir. “İnsan Benim sırrımdır. Ben insanın sırrıyım” kudsi hadisi bu mertebede yaşanıp idrak edilir.

İlmel ve aynel yakinin üzerinde Hakkel Yakin mertebesidir. “HU SIRRI”, “ALLAHBİLLAH SIRRI” bu mertebede idrak edilir. Bu nedenle “Nefsini bilir Hu olur, Hür olursun” buyurulmuştur. İsim ve sıfatlarda HAKK’a teslim edildiğinden “NUR” kalırsın. HAKK ile HAKK olup, Hakk ne şekilde tecelli ederse o “tecelli hüviyeti” ile görünürsün. Yunus’un “Ete kemğie büründüm, Yunus diye göründüm” ve Efendimiz’in “Beni gören Hakk’ı görür” buyurdukları mertebedir. Nefsi hüviyetinin “HU SIRRI”nı taşıığını ve bu vasıfla abduhu hakikatiyle O’nun kul mertebesinden zuhuru olduğunu idrak ve müşahede edersin. Kalbin (nefsi natıkan) O’nunla doludur. Bu nedenle kalbin Hakk’ın kabiri olur. Hakk sırrı oradan zuhur eder. Bu nedenle “Müminin kalbi beytullah, arşullah, hazinetullah ve miratullah” olarak belirtilir. Kudsi hadistede “İşlerde şaşırırsanız kabir ehlinden yardım isteyiniz” buyurulmuştur.

Şunu bilmelisin ki bir veli kulun yetişmesi tam olunca, Aziz ve Celil olan Rabb oraya konuk olur. Ve o veli’nin kalbi Rabbin kabri olur. Bu kulun benzerleri kabirler ehlidir.

Durum böyle olunca, anlatıldığı gibi bir zattan, din ve dünya işinden şaşıran bir yardım taleb ederse onun yardımını görür. Ve o zat darda kalan kulu zor durumundan kurtarır. Bu manayı da anla. Bu konuyu açıklayan bir başka kudsi hadiste Allahü Teala şöyle buyurur: “Yere göğe sığmadım, mümin kulumun kalbine sığdım”. Mevlana Hazreteleride; “Beni mezarımda değil, ariflerin gönüllerinde arayınız” buyurarak konuya geniş bir boyut kazandırmıştır.



önceki sayfa               sonraki sayfa

Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam254
Toplam Ziyaret836135
Hava Durumu
Saat
Takvim