H. Ş. 52.Abdullah ve Abduhu Vasıfları
52. ABDULLAH VE ABDUHU VASIFLARI
“Çalışınız. Herkese çalıştığının karşılığı müyesser olacaktır”
Her kişinin Allah’ın Zati İlminde bir “ilmi hakikati” vardır. Bu ilmi hakikatimize “ayan-ı sabite” adı verilir. Ayan-ı sabite “Allah’ın ismi ve sıfatlarını taşır”. Uluhiyetin bir düzenidir. Bu ilmi hakikatin şehadet aleminde de zuhura çıkması için nefsi natıka insana hibe edilmiştir. Nefsi natıka Hakk’ın tecelli mahallidir. Yani Allah’ın isim ve sıfatların nefs kanalıyla zuhur eder. Tecelliye hakkıyla riayet ise kulluktur. “O (ilahi hüviyetiyle) her an bir tecellidedir” (Rahman/29) ayeti nefsteki tecellilerin devamlı ve değişken olduğunu ifade etmektedir. Yani Hak bazen ilim tecellisi ile, bazen Rezzak ismi tecellisiyle, bazen Nafi tecellisi ile, bazen Mani ve Darr isimlerinin tecellisi ile (vb.) nefse tecelli eder. Nefs kendine olan bu tecelliyi alemlere fiil olarak tansıtır. İşte bu kadar tecelliye hakkıyla riayet edebilmenin tek yolu “ÇALIŞMAK” tır.
Çalışmak ise iki yönlüdür: Maddi ve manevi. Bedenin tecellilere uygun davranarak, tecellinin gereklerini, lüzumlarını, ihtiyaçlarını, ilimlerini vb. toplanmaktır. Beden bu nedenle zahir araçtır ama çalışmanın temel unsurudur.
Manevi yönü ise batına olan tecellilerdir. Batına olan tecelliler ilim, tecrübe vb. ile değerlendirilmesi gerekir. Bu da gayreti, azmi ve ilmi gerektirir. Maddi ve manevi (zahiri-batıni) çalışmalar yapıldığında, tecelliye riayet edilebilir. Tecellinin Hakk’ın muradı doğrultusunda açığa çıkması için bu çalışmaya ihtiyaç vardır. Bu ise “Abduhu”, ve “Abdullah” sırrıyla kulluktur. Abdullah, Alah’ın tüm isim ve sıfatlarını gerçek yüzleriyle açığa çıkaran kuldur. “Abduhu”, ise Hakk’ın hüviyetini en iyi yansıtan kul demektir. Bu iki vasfın kazanılması için her tecelliye, her isme, her sıfata hakkının verilmesi gerekir. Bunun yolu ise ilim, gayret, azim ve çalışmadan geçer. Çalışan ise “Abdullah” ve “Abduhu” vasfını kazanarak alemlerdeki en üstün iki vasfı kazanır. Efendimizin lakabı “Abdullah” vasfı ise “Abduhu” dur. Bu vasıfları kazanan ise sünnete riayet etmiş demektir.