H. Ş. 48.Nefsani ve Hakkani Vasıfların Zuhuru
48. NEFSANİ VE HAKKANİ VASIFLARIN ZUHURU
“Kab içindekini sızdırır”
İnsanın zahiri (kabı) bedeni, batıni hakikati ise nefsi natıkasıdır. Nefsi natıka tek-vahid bir hakikat iken taşıdığı sıfatlar ve ahlaklar itibariyle yedi nefs mertebesi altında sınıflandırılır. Nefsi natıka Hakk’ın tecelli mahallidir. Hakk nefse (batına) nasıl tecelli ederse, zahire nefs mertebesinin özelliklerine göre yansır. Nefs mertebesinin özellikleri ve vasıfları kabın rengini oluşturur. Bu hakikate binaen ehlullah “Suyun rengi kabının rengidir” diye belirtilmiştir. Batına (nefse) olan tecelli suyu temsil eder. Hakk’tan gelen feyzdir. Su tertemiz ve berraktır. Ancak dışarıdan bakan için suyun rengi kabının rengidir. Kabın rengini ise nefs mertebesinin özellikleri ve vasfıdır. Nefsi emareyi koyu siyah kaba benzetirsek, nefsi safiye şeffaf (beyaz) kab rengidir. Aradaki nefs mertebeleri koyu siyahdan, koyu gri ve tonları, beyaz ve şeffaf vasıflara sahip olacaktır. Allah’tan gelen ve tecelli feyzi ne kadar saf olursa olsun, nefsin vasıfları tecelliyi kendi rengine boyar. Bu şekilde bedenden açığa çıkan fiiller ve ameller “nefs mertebesi” nin ahlakını ve özelliklerini taşır. Örneğin içinde öfke barındıran nefsi emmare vasfı taşıyan bedende tecelli saf halde gelse bile, bedenden açığa çıkan öfke olacaktır.
Nefs sevgi vasıflarını taşıyorsa, bedenden fiil olarak sevgi yansıyacaktır. Diğer vasıfları bu şekilde kıyaslayabiliriz. Nefs mertebesinin etkisinden kurtulmanın yolunuda Allah bize “Euzu Besmele” ile her işe başlamayı tavsiye ederek bildirmiştir. Euzu besmele ile başlandığında, nefs mertebesinin etkisi ya kalkar yada en aza iner. Gelen Hakk tecellisi bedende Hakkani vasıflarıyla ortaya çıkar.
Kab şeffaf olduğunda yani nefs tezkiye edildiğinde Hakk’tan gelen tecelli ne şekilde ise, o şekilde bedene (zahire) yansır. Yani bütün fiil ve ameller Hakkani vasıflarla ortaya çıkar. İşte nefs tezkiyesi sonrası tecelliler batından zahire Hakkani ahlakı sunmuş olur. İşte bu kişiler “Abdullah” tırlar. “Abduhu” vasfını (Hu nun kulu – Allah’ın kulu) taşırlar. Diğerleri nefs mertebesinin kuludurlar. Hakk’ı kendi nefs mertebelerinden temsil ederler. “Abdullah” ve “Abduhu” olanlar ise Hakk’ı alemlere sunmuş olurlar. İşte Efendimiz “Beni gören Hakk’ı görür” buyururken bu vasıfları taşıdığını bize bildirmiştir. Nefsi natıka tezkiye edilerek asli haline getirilirse ondan Allah’ın nuru zuhur eder. Kur’an-ı Natık vasfını taşır. İşte böyle bir nefis gelen her tecelliyi aynen yansıtır. O’nu gören Hakkı görmüş olur. Tezkiye olan nefisten zahire Hakkani vasıflar ve Kur’an ahlakı zuhur eder. Benlik (ene) asli vasfı olan Kur’an’ı açığa çıkarmış olur.