Üyelik Girişi
Site Haritası
Önerilen Siteler

H. Ş. 33.Cismani Muhammedi ve Ahseni Takvim

33. CİSMANİ MUHAMMEDİ ve AHSENİ TAKVİM

“Ana rahmine düşen nutfe annesinin kemikleri ve saçları altında kırk gün bekleyerek kana dönüşür. Mahud kan kırk gün sonra et olur. Rahim meleği gelir: Kemiklerini, etini, kanını saçını, derisini, işitmesini, görmesini şekillendirir. Sonra melek Rabbinden erkek mi kadın mı şaki mi said mi diye sorar. Allah dilediği gibi kaza eder. Bu hükmü ilahiyi melek yazar. Defteri dürülür, kıyamete kadar açılmaz”

Hadisin ilk bölümü insanın “cismani” olarak gelişmesini anlatır. Bunun sırrı ise “Tin” suresinde gizlidir. 1.İncire yemin ederim ki (Tin/1): Cismani olarak insanın ilk oluşunu babadan gelen sperm ve anneden gelen ovum (yumurta) ile oluşur. Yaş incir açıldığında sperm ve yumurta zahiri olarak görülür mikroskobik boyutta sperm ve yumurta karşılıklı olarak yer almaktadır. Dikkatle bakılırsa her sperme bir yumurta karşılık gelmektedir. Bu da hangi spermin hangi yumurtayı dölleyeceğinin önceden belli olduğuna işarettir. Kaza ve kader sırrını içerir. Sperm ve yumurta insanın şahsi özelliklerini taşıyan “kromozom” denilen genetik şifrelerini taşır. Taşınan bu genetik şifreler birleştiğinde tek bir hücrede genetik şifreler birleşir. Bunu anlatan ayette 2.Zeytine yemin ederim ki (Tin/2) ayetidir. Zeytinden murad sperm ve yumurtanın birleştikten sonra oluşturduğu “ana hücre” dir. Bütün kader programı zahiri olarak bu hücrede gizlidir. Kromozomların içindeki DNA denilen materyaller, bu ana hücrenin çoğalması ile (yaklaşık bir trilyon hücre) oluşan her hücreye nakledilir. Yani vücuttaki her hücre kendi zahiri kaderini (genetik şifresini) yine kendisi taşır. Ana hücreden aldığı şifreler kendinde (her hücrede) yerini alır. Bu çoğalmanın yeri ise “anne rahmidir” bu ise surede 3.Tur-u sinine (Tura yemin ederim ki): ayetinde yerini bulmaktadır. Tur dağı Hz. Musa’nın Hakk’la kelam ettiği yerdir. Turda Hakk ve kelam vardır. Kelamı ise ilmi ve ilahi kanunlarıdır. İşte anne rahminde Allah’ın ilmi ve kudreti ve ilahi kanunları vardır. Bu öyle bir kudrettir ki ana hücreden çoğalan hücreler aynı genetik şifreyi taşımalarına rağmen, bazı hücreler kemikleri, bazı hücreler kanı, bazı hücreler eti, bazı hücreler saçı-deriyi, bazı hücreler gözü, bazı hücreler kulağı vb. organları oluşturur. İşte bu “Alim-Aziz” olan Allah’ın takdiri iledir. Bunun oluşum yeri de anne rahmidir.

Bu nedenle emin beldedir. Bu oluşum sırasında zahiren ilk görülen organ kalptir. 4.Belde-i emin (emin belde) kalptir. İnsanın her hücresine ulaştırılan kan zahiri olarak buradan pompalanır. Kalp aynı zamanda insanın Batıni yapısının da merkezidir. Nefsi natıka kalpte nokta-i süveyda da dürülüdür. Bu noktadan tüm vücuda Allah’ın nuru pompalanır adeta. Nefsi natıkada ise manevi-batıni şifreler mevcuttur. Kader sırrı burada dürülüdür. İnsanın ilmi hakikati olan ayan-ı sabitenin izdüşümüdür. İnsanın kader programı nefsi natıka üzerinden yürür. Zahiri ve batını genetik şifreler insanda tamamlanmış ve kader programı yürürlüğe girmiş olur. Belde-i emin olan kalpteki nefsi natıka aynı zamanda “kaza ve kader” programının merkezidir. Ayan-ı sabite ve nefsi natıka ilahi isimlerden oluşmuştur. Orada Kur’an’ın sırrı dürülüdür. Kalp bu nedenle bütün isimlerin merkezi ve “ilahi nazargah” tır. Şeriat ise kader programının nasıl işlendiğinin özetidir. Kişide nefsi natıkada hangi isimlerin açığa çıkacağı ve Kur’an’dan hangi bölümlerin zuhura geleceği iki şeye bağlıdır. Birincisi kişinin yaşantısıdır. “Her doğan çocuk İslam fıtratında doğar. Sonra onu anne, babası (çevresi) Hristiyan, Yahudi ve müşrik yapar” buyuran Resul şunu açıklamaktadır. Herkesin nefsi natıkası İslam üzere Kur’an ile dürülüdür. Bu nedenle doğumdan sonraki yaşantısı kader sırrında gizlidir. Resul’e ve Kur’an’a itaatle kaderin bir bölümü insanın “irade” ve “aklına” bağlı hükümler olarak düzenlenmiştir. İkincisi ise Allah’ın ezeli ilmiyle bu yaşantıyı bilmesidir. Allah için “AN” vardır. Bütün zamanlar bu “AN” kavramında dürülüdür. Ayan-ı sabitelerde ezeli ilmi olduğundan “Allah her şeyi bilicidir” (Hadid/3). Bu bilişi cebri-zorlayıcı bu biliş değildir, takdir edici önceden biliştir. Allah kullarına zulmedici değildir. Melekler ise Allah’ın kuvvet ve kudret tecellileridir. Onlar kanalıyla kaza ve kader programı icra edilir. Ehlullah bu sırrı şöyle ifade etmişlerdir. “Tabi ol Resulüne, her işi Huda eyler”. İşte surenin devamında “İnsanı ahseni takvim olarak yarattı” (Tin/5) buyurarak insanı kendi sureti ve Rahman suretinde yarattığını ifade etmektedir. Zahiri ve Batıni kemal tamamlandıktan sonra “Onu esfeli safiline (aşağıların aşağısına) indirdik” (Tin/5) buyurarak insanı şehadet alemine indirdiğini ifade etmiştir. Ayan-ı sabite (Allah’ın Zatının ilmi programı) olarak en güzel surette yaratılan insan (Batıni olarak), zahirde bu özellikle şehadet aleminde yerini almış olmaktadır.

Efendimiz bu suretin en kemallisidir. Vücudunun teşekkülü zulmet (âmâ mertebesi) ve NUR’ dan müteşekkil olduğu halde, nefsi natıka nuru zahiri ve batını sarmıştır. Zahiri ve batını birleştiren kemali anlatan ayette; “Ben de sizin gibi beşerim. Ancak Bana vahyolunmaktadır” (Kehf/110).

Kabe zahiri olarak Cism-i Muhammedi’yi temsil etmektedir. Zahiri de kemal üzere olduğunun ifadesidir. Hadiste geçen “kırk gün” ifadeleri kemal sureti ifade etmektedir. Kırk kemal sayıdır. Efendimize peygamberliğin verildiği yaştır. Eşyanın hakikatleri zahiri olarak cism-i Muhammedi mertebelerini ifade eder. Batını ise Hakikati Muhammedi’dir. Bu nedenle her şey kemali ve cemali temsil etmektedir; tabi ki kendi mertebesinden. Zahir ve batın birlikte kemali temsil ettiğinden insan bu iki özelliğini en güzele taşıyacak kemali talep etmelidir. Hem zahiri emaneti bedenine hem de Batıni emaneti nefsi natıkasına en iyi şekilde bakmalıdır. Allah emanetlerine iyi bakılmasını sever ve verdiği nimetlerin (zahiri ve Batıni) üzerinizde görünmesinden hoşnut olur.



önceki sayfa               sonraki sayfa
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam127
Toplam Ziyaret840452
Hava Durumu
Saat
Takvim