Üyelik Girişi
Site Haritası
Önerilen Siteler

H. Ş. 10.Nefsi Natıka ve Kabir Hayatı

10. NEFSİ NATIKA VE KABİR HAYATI

“Ölü kabre girdiğinde, güneş batıyor suretinde temessül eder. Ölü hayat bulur, gözlerini siler. Beni halime bırakın namazımı kılayım der”

Güneşin batması kişinin ölümü tattığını idrak etmesidir. Mümit esmasının tecellisidir. Kişinin kıyametidir ve küçük kıyamet olarak bahsedilir. Bu idrakin arkasında kişinin hayat bulması kişinin ahiret hayatının başladığını idrak etmesidir. Allah’ın Hayy sıfatının tecellisidir. Kabir ve ahiret boyutunda hayatın başlamasıdır. Hayat sıfatı Allah’ın tüm ilahi isim ve sıfatlarını taşıyan sıfattır. Yani hayy sıfatı ile dünya boyutundan, ahiret boyutuna intikal edildiği idrak edilir. Kişinin gözlerini silmesi gafletin bittiğini ifade eder. Gafletin yerini uyanıklık alır. Yeni bir boyutun idrakidir. Bunu belirten hadiste: “İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar” buyurulmuştur. Kişi ölümü iradi olarak yaşarsa, dünya hayatında da uyanıklık içinde yaşar. Bunu teşvik eden hadiste de şöyle buyurulur: “Ölmeden önce ölünüz.

Kişi ölünce uyanır ve bu uyanıklık ile gerçekleri ve Hakkın varlığını idrak eder. Hakk ile beraberlik olan namazını (kabir hayatı namazı) kılmak ister. Eğer mümin ise dünyadaki Hakk ile beraberliğin idrakindedir ve hemen kabir ve ahiret hayatına adapte olur. Mümin değil ve Hakk ile beraberlik bilinci gelişmemişse, o kişiye nefsi mertebesinde tecelli ederek, nefsinin ahlaki düzeyinde beraberliği yaşatır. Bu da Allah’ın rahmetinden ve lütfundadır. Nefs mertebeleri ve ahlakları üzerinden kişiyle birliktelik yaşanır. Bunu belirten ayette “Rabbimiz bizi iki defa öldürdün, iki defa dirilttin… dediler” (Mümin/11). Dünyaya anne karnından gelmesi birinci diriltme, ölmeden önce ölmesi veya kabirde hayat verilmesi ikinci diriltmedir. Haşir zamanında dirilmesi ebedi hayatıdır. Bu da nefs mertebesi ve ahlaki düzeyinde gerçekleşir. Bunu belirten ayette “İkinci sur üfürüldüğünde cümle ölüler kabirlerinden kalkıp Rablerine çıkarlar. O zaman kabirden çıkan ölüler “bizi kabrimizden kim uyandırdı?” dediklerinde, müekkel olan melekler Cenab-ı Hakk’ın vaat ettiği kıyamet günüdür. Peygamberler size dünyada iken bu günün vukuunu haberde sadıktırlar” (Yasin/51-52).

İki sur arası kırk senedir. Bu kırk senede müminler, asiler ve müşriklerden kabir azabının kalkması sebebiyle kıyametin dehşetini görünce “Evet yazıklar olsun bize” sözünü söyleyeceklerdir.

Berzah alemi olan kabir aleminde insanların halleri çeşitlidir. Nefs mertebesi ve ahlakı düzeyinde halleri vardır. Bazı ölüler hikmetle, bazıları da kudretle muamele görür.

Hikmetle muamele olunan ölüler, said ise amellerinin ve inançlarının hakikat üzere muamele görürler. Cenab-ı Hak onlara “Kabir amellerin sandığıdır” düsturunca inanç ve amelleri üzerinden muamele eder. Her ne inanç ve amel üzere ise o suretle muamele olunurlar. Nefsi natıka tevhid inancı ve salih amellerle süslendiyse gün be gün güzel nimetlerle gıdalanırlar. Meleklerin eğitim işinde daha güzele doğru yol alırlar. Burası “cennet bahçelerinden bir bahçe” olur.

Eğer şaki ise dünyada kötü ahlaki amelleri ve şirk içinde ise Hakk onlara bu inanç ve amellerin suretleriyle muamele eder. Azap içinde olurlar. Kabir onlara “cehennem çukurlarından bir çukur” olur.

Nefsi natıka kabirde de insana eşlik ettiğinden, Hakk’ın nefsi natıkaya muamelesi de tezkiyesi (arınma ve ahlakı) oranında ve tezkiyesinin gerçekleştiği düzeyde olur. Batıni temizlik ne kadar üst düzeyde ise cennet bahçesi, ne kadar alt düzeyde ise cehennem çukuru olur. Cehennemden cennete geçişte tezkiyenin tamamlanması ile gerçekleşir. Çünkü nefsi natıka arınmış olarak cennete girebilir. Bu arınma düzeyine bağlı olarak İsrafil’in surunun boynuzunda yedi delik vardır.

  1. Meleklerin ruhları
  2. Peygamberlerin ruhları
  3. Evliyanın ruhları
  4. Müminlerin ruhları
  5. Şeytanların ruhları
  6. Münafıkların ruhları
  7. Hayvanların ruhları

Bu düzeyler nefs tezkiyesi ile doğru orantılıdır. Bunların hepsi ilk surda ölürler. İkinci sur üfürüldüğünde bütün hepsi nefsi oranında Rabbülaleminin huzurunda toplanırlar. Hadiste de belirtildiği gibi her şeyin farkında ve idrak sahibidirler. Bunu belirten ayette şöyle belirtilir: “Rabbimiz, gelmesinde şüphe edilmeyen bir günde insanları mutlaka toplayacak olan sensin” (Ali-İmran/9).

Bu hakikatleri dünyada yaşarken idrak edip, nefsimizi tezkiye edip,”Ölmeden önce ölüp” Hakk’ın huzuruna nefsi natıkayı asli haliyle çıkarmaya gayret etmeliyiz.




önceki sayfa               sonraki sayfa

içindekiler
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam149
Toplam Ziyaret841552
Hava Durumu
Saat
Takvim